Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar

Surelerin Ebced değerleri Bu Konuyu açmamızda ki sebep esmalar gibi surelerinde ebced değerleri bilinsin hem  surelerle hacet uygulamaları yapılırken  adetlerine riayet ederek yapılsın, kişinin kendine ait suresini veya yakın olanını en azından bilsin diye, hem de sadece esmalarda ebced değerlerine göre havass uygulamalarının olmadığı,  havas ilminde surelerde de bu usulün uygulandığı bilinsin diye acizane konuyu paylaşıyoruz. Havas uygulamalarında surelerin bu usulle kullanım şekli günümüzde pek bilinmez oysa bu usul çok fayda ve hikmetler saklar içinde bu ehline malumdur. Evet Esmaların kişilere baktığı gibi […]

Haydarı Kerrar Son Eserleri

Beled Suresinin Havassı Bu mübarek sûre “Kaf” sûresinden sonra Mekke-i Mükerreme’de nazil olmuştur. Kur’an-ı Kerîm’in doksanıncı suresi, yirmi ayet, altmış yedi kelime üç yüz yirmi altı harftir Fasılası, “dâl, elif, fâ’, hâ” harfleridir Mekke-i Mükerreme beldesine yemîn ile başladığı için kendisine böyle “Beled sûresi” adı verilmiştir. Bundan evvelki “El-Fecr” sûresinde cimrilik, mirasa düşkünlük, fakirlere yardımdan kaçınmak hâlleri kınanmış, huzura ermiş nefsin mutluluğu bildirilmişti. Bu “El-Beled” sûresinde de öyle bir hırs ve tama’dan kurtulmanın yolları gösterilmiş ve kalp huzurunun ne ile meydana geleceği bildirilmiş […]

Beyyine Suresinin Havassı Kur’ân-ı Kerîm’in doksan sekizinci sûresi. Sekiz âyet, doksan dört kelime, üçyüz doksan dokuz harftir. Fasılası h’dir. Bu mübarek sûre, Et-Talak sûresinden sonra Medine-i Münevvere’de nazil olmuştur. Sekiz âyet-i kerîmeyi içermektedir. Delil ve kanıt mânâsına olup kendisiyle Resûl-Î Ekrem Efendimizi kast için   “Beyyine” tâbirini ihtiva ettiği için bu sûre-i celîleye böyle Beyyine sûresi adı verilmiştir. Diğer ifadeyle Beyyine; nûr gibi kendisi beyyin, yani gayet açık olup da başkasını beyan eden, açıklayan demektir. Bu yüzden davacının davasını açık bir sûrette beyan ve […]

Peygamberimizin (s.a.v) Cinni bir Arabiyi iyileştirmesi ve okuduğu Ayetler Hâkim, Übeyy bin Ka’b’tan şu heberi nakletmiştir: “Bir gün ben, Peygamber’in (s.a.v.) yanında idim. Bir ârâbî gelip dedi ki: “Ey Allah’ın Resulü, benim bir kardeşim var ve o çok ağır bir şekilde hastadır.” Pey­gamberimiz ona, kardeşinin hastalığının ne olduğunu sordu. Arâbî: “Kardeşim, cinlerin şerrine uğramış, cinnet hastalığına tutulmuştur” dedi. Peygamberimiz de kendisine: “Haydi kardeşini buraya getir!” bu­yurdu. Arâbî gidip kardeşini getirdi ve Peygamberimiz’in önüne oturttu. Peygamberimiz de bazı sûre ve âyetler okuyarak o hastayı, […]

ORUCUN FAZİLETİ Cennet Kapıları, Ramazan’da Açılır: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan girdiğinde cennet kapıları bir rivayette rah­met kapıları açılır, cehennem kapılan kapatılır ve şeytanlar zin­cirlere vurulur.[513] Bil ki: Bu fazilet, hiç kuşku yoktur ki müslümanlara nisbetle-dir. Zira kâfirler Ramazan’da daha şiddetli bir körlük, daha aşırı bir sapıklık içerisinde olurlar. Çünkü, Allah’ın nişanelerine karşı hürmetsizlikleri ay boyunca devam eder. Müslümanlar oruç tutup, geceleri ihya edip, içlerinde kemâl sahibi olanlar nur denizlerine daldığında, duaları her bir taraftan kendilerini kuşattığında, nurları kendilerinden daha aşağı derece­de olan […]

Orucun Sırları Açlık Ve Susuzluk, Şehveti Kırar;Hayvanı Gücü Melekî Gücün Emrine Sokar: Bil ki: Bazen insan, Hakk’tan gelen ilham vasıtasıyla, hayvanı yapısındaki hiddet ve şiddet halinin, ulaşabileceği kemâl hali için bir engel olduğunu görür ve bunun üzerine ona kızmaya başlar, onu azgınlık halinden uzaklaştırarak uysal bir hale getir­mek ister. Bu konuda kendisine yardımcı olmak üzere açlık ve su­suzluktan, cinsî ilişkiyi terketmekten, diline, kalbine ve diğer or­ganlarına sahip olmaktan daha uygun bir yol göremez ve nefsânî hastalığını tedavi etmek amacıyla bu yollara sarılır. Bu […]

Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Özürler Aşağıdaki on sebebden ötürü oruç tutmamak veya tutulmuş bir orucu bozmak mubahtır: 1) Yolculuk: Ramazanda en az üç günlük (on sekiz saatlik) bir yere gidecek olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Bundan dolayı o gün yola çıkınca oruçlu bulunmamış olur. Fakat bir kimse oruç tuttuktan sonra, gündüzün yolculuğa çıksa, bu yolculuk o ilk gün için bir özür sayılmaz, orucuna devam etmesi gerekir. Ancak o gün yola çıkar da, ondan sonra orucunu açarsa, kendisine keffaret gerekmez, yine sadece kaza […]

Oruçlu İçin Mekruh Olan ve Olmayan Şeyler 1- Oruçlu olanın su ile ıslatılmış bir misvaki kullanması İmam Ebu Yusuf’a göre mekruhtur. Fakat diğer alimlere göre, sabahleyin yahut zevalden sonra yaş ve kuru misvak kullanmakta kerahet yoktur. (İmam Şafiî’ye göre, zevalden sonra misvak kullanılması mekruhtur.) 2- Oruçlu kimsenin istincada (büyük abdest temizliğinde) ve abdest alırken ağzına, burnuna su verirken aşırı gitmesi, fazla su doldurup taşırması mekruhtur. 3- Oruçlunun bir özrü bulunmaksızın pişirilen yemeği yalnız ağzı ile tadması mekruhtur. Bir kocanın kötü huylu olması, karısı […]

Kaza Edilmesi Gereken ve Gerekmeyen Oruçlar 1- Yolculuk veya hastalık özrü ile Ramazan orucunu tutmamış olan kimse, bunları kaza etmeye elverişli bir vakit bulamadan önce ölse, üzerine kaza gerekmediği gibi, fidye vermesi de lazım gelmez. Ancak oruçları için fidye verilmesini vasiyet etmiş olursa, malının üçte birinden bu vasiyetin yerine gelirilmesi gerekir. Fidye, fakir bir kimseyi sabah ve akşam doyuracak olan bir günlük yiyecektir. Bu, bir fitre sadakasına eşittir. 2- Yolculuk veya hastalık sebebi ile Ramazan orucunu tutamamış olan kimse, bunun tamamını veya bir […]

Orucu Bozan ve Bozmayan Şeyler 1- Kasden yeyip içmek ve oruca aykırı olan işleri yapmak orucu bozar. Bu işlerin bir kısmı yalnız kazayı ve bir kısmı da hem kaza, hem de keffareti gerektirir. Bunlar açıklanacaktır. 2- Unutarak bir şey yemek ve içmek veya cinsel ilişkide bulunmak orucu bozmaz. Bu hususta farz, vacib ve nafile oruçlar arasında bir fark yoktur. Çünkü unutma ve yanılma ile yapılan işler bağışlanmıştır. (Malikîlere göre, bunların her biri ile farz olan oruç bozulur, kazası gerekir. Çünkü orucun rüknü olan […]