Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar
12 yıl önce tarafından yazıldı, 190 kez okundu ve hakkında yoruma kapatıldı.

Şahı Bilvanisi Hz.den Şeriatın ve Namazın Önemi Hakkında Sohbet

 

Maksat Allah (c.c ) olması lazım. Levra tasavvufun da tarikatın da hakikatın da marifetin de temeli şeriattır. Şeriatsız olan kişi , nasıl ki bir bina yaptığınızda temeli yoksa , kaygan zemin üzerine yaptığı zaman yağmur yağarsa , kısa bir dönemde  ne kadar güzel yapılırsa da , eğer o binanın temeli yoksa çok kısa zamanda o bina yıkılır gider. Tasavvufun da dinimizin de ahlakımızın da, her şeyimizin de temeli , Allah’ın şeriatıdır. Allah‘ın hükümlerine sımsıkı sarılmaktır. Hz. Rasulullullah s.a.v ‘ in sünneti seniyesiyle amel etmek , onun (s.a.v ) sünnetine mütemessik olmak lazım. Eğer şeraite düzgünce sarılırsak , Rasulullahın sünnetlerini ihya edersek , o zaman tasavvufun lezzetinin gitmesi mümkün değildir. Çok lezzetli olur, çok muhabbetli olur. Çok tatlı olur. Levra öyle demişler. “Şeriat bir denizdir. Denizin üzerindeki vapur da tasavvuftur. Vapur ne kadar güzel bir gemi de olsa , bütün her şeyi olursa olsun , gemiyi karaya koyduğun zaman , geminin hiçbir kıymeti olmaz. Gemi nerde güzel olur ? Sefası ,temizliği , güzelliği, her şeyi nerede olur ? Denizin üzerinde yüzerken olur. Onun için tasavvufun da tarikatında hakikatin da marifetin de hepsinin güzelliği , lezzeti , şeriatın üzeriden olursa o zaman insan lezzet alır , fayda alır , muhabbet alır , zevk alır. O zaman insana çok büyük faydası olur. Onun için muhakkak ki insanın hiçbir zaman Allah’ın hükmünün dışına  çıkmaması lazım. Allah‘ın (c.c)  haram kıldığı şeylerden insanın kaçınması lazım. İnsanın kendini haramdan muhakkak ki koruması lazım. Zaten ahir zamandır , zaten kıyametin sonudur , küfrün zirvesidir. Bu kadar zor bir durumdayken , böyle belalı bir zamandayken , böyle afatı bol olan bir zamandayken , eğer biz kendimizi tam hakikiyle kollamasak , Allahın emirleriyle kendimizi ihata etmesek , etrafımızı Allahın ayetleriyle, hükümleriyle , Rasulallah ın (s.a.v) sünnetleriyle kendimizi  ihya ettirmesek biz de bu felaketin içine gömülür kalırız. Eğer biz kendimizi seviyorsak ,  eğer kendimizi ateşe atmamak istiyorsak, muhakkak ki Allahın hükmüne sımsıkı sarılmamız lazım. Hz. Rasulalah (s.a.v) in sünneti seniyyesine sımsıkı sarılmamız lazım. Eğer biz  muhakkak sarılırsak Allah (c.c) da bizi koruyacak , Hz Rasulallahın da bereketi olacak inşallah. Tasavvufa da girdiğimiz zaman, tarikat aldığımız zaman bir tevbeyle iş bitmez. Yine Allahın emirlerini tatbik etmemiz lazım. Bilhassa , bilhassa , bilhassa namazlarımızı ihmal etmememiz lazım. Levra namaz insanı kötüklerden alıkoyar. Levra namaz islamın direğidir. Levra islamın şartı beş tanedir. Birisi nedir ? Oruçtur. O da sene de bir keredir. Eğer bütün sene olsaydı ,yüzde ellisi belki yüzde sekseni tutmayacaktı. Ama Rasulullahın ( s.a.v ) yüzü hürmeti için Allah c.c bir aya indirmiştir. Artık kimi utanma için, kimi feyiz için, kimi Allah için, kimisi zayıflamak için , büyük bir kısmımız orucumuzu tutuyoruz . Hac ise bütün hayat boyunca bir kere farzdır , ikinci kere farz değil . O da eğer malın varsa , yol da mani değilse , gidip gelinceye kadar çoluk çocuğun nafakası da temin olacaksa , sıhhatin yerindeyse farzdır. Eğer malın yoksa o da farz değildir. Zekat ise, o da senede bir kere insanın malı olduğu zaman  nisaba ulaşmışsa , (altınsa,gümüşe neyse artık .) …Dördüncüsü kelimei şehadettir. Zaten kimse demiyor ben kafirim . Herkes diyor elhamdülillah ben müslümanım , kalbim temizdir , ben kelimei şehadet getirdim…. O da ne kaldı ?  Hayatımızda yanımızdan ayrılmayan bir bütünün parçası olan namazdır. Onun için  namaz islamın direğidir denmiştir. Levra Namaz insanın günlük hayatında Allah’a yaptığı bedensel bir ibadettir . Levra namaz çok önemlidir. Levra namazda insan Allaha daha yakın olur . Rükuda Allaha yaklaşıyoruz ,  Allaha daha da yakın olmak istediğimiz zaman , en yakın an secde anıdır. Allah’a en yakın an secde anıdır. İnsanda insaf olursa merhamet olursa … .Levra namazın mazereti yoktur. Hiçbir mezhebde , karada olsa , havada olsa , denizde olsa , savaşta dahi olsa bunun fetvası yoktur…..Hasta olursak oturarak , daha da hastaysa yatarak , daha da hastaysa işaretle , daha da hastaysa ima ile kılacak . Levra namazın fetvası yoktur. İnsan bir vakit namazı bilebile geçirse yetmişbin sene cehenneme müstahak oluyor. Acaba yazık değil mi ? Levra namaz insan ile Allah arasındaki irtibattır. Levra Allah c.c bize mal vermiş , mülk vermiş , hayat vermiş , lezzet vermiş , keyf vermiş , sefa vermiş , bütün her şeyi bize vermiş , buna karşılık biz acaba Allah a ne veriyoruz ? Allaha karşı ne yapıyoruz acaba ? Hiç mi biz de insaf yoktur ki , o Allah ki bize o kadar nimetleri bahşetmiş , her şeyi vermiş , acaba günde bir saat vaktimizi Allaha ayırıp da,  Allahın huzuruna çıksak acaba  çok mudur  ? Birisi gelip de çok darda olan birinin bütün borçlarını ödese , insan elinden geldiği kadar , vefa borcunu eda etmeye çalışır , acaba bu minnetin altından nasıl kalkacağım der .. Allah c.c bize bu kadar nimetleri vermiş .Acaba biz neden namazı kılarak ona şükrümüzü eda etmeyelim ? . Onun için namaz çok önemlidir. Namaz İslamın direğidir. Levra namaz Allahla insanın arasındaki irtibat ve penceredir.
Mevlana Halid k.s.a hacca giderken , yol kesiciler kervanlarını soyuyorlar , bütün mallarını alıyorlar. Mevlana Halid k.s.a dönüyor ,  yol kesiciye diyor , sizin reisiniz nerdedir , ben görüşeyim ? Biz hepimiz taa Bağdat’tan gelmişiz , hepimiz hacca gidiyoruz , herkes  hacca gitmek için toplamış parasını , kurban kesecek … Beni reisinize götürün . Birisi onu çete başına götürüyor . Mevlana Halid k.s.a diyor ; gittim baktım ki o soyguncuların başı namaz kılıyor , bekledim ona dedim ki bak namaz kılıyorsun , biz bu kadar kişi hacca gidiyoruz , fakir fukara perişan olacak , gidecek gelecek yemesi içmesi …Bir emir versen de bizim paralarımız tekrar verilse. Soyguncu ; ‘hayır ‘ demiş . ‘Kesinlikle bizim kaidelerimiz kurallarımız bozulmayacak , soyulduysanız o para geri  iade edilmez.’ Mevlana Halid : “ya namaz “ demiş. Soyguncu : “o ayrı , o ayrı ,sen git işine “. Ve nitekim paralarını vermiyorlar , yollarına devam ediyorlar. On sene sonra ikinci kez tekrar hacca gidiyor. Mevlana Halid diyor ki : kabeyi tavaf ederken baktım ki birisi kabenin perdesine yapışmış, öyle bir ricada bulunuyor ki ümitsiz olarak kabeye yapışmış. Çok zoruma gitti , çok taaccubuma gitti . Gittim yine baktım , yine ümitsiz olarak Allaha yalvarıyor. Öyle ümitsizce yalvarıyor ki tahammül etmedim dedim ki ey insan niye o kadar ümitsiz olarak Allaha yalvarıyorsun ? Nedir senin derdin ? Demiş bırak beni , öyle bir günahım var ki yerle gök arasında her taraf dolar , onun için derdimi söylemek mümkün değildir. Tavafa devam ederken tekrar baktım ki yine   ümitsiz olarak Allaha yalvarıyor , yine içim rahat etmedi , bekledim , tavafımı bitirdim , tekrar onun yanına gittim . Ey insan , illaki derdini bana söyleyeceksin , niye o kadar ümitsiz yalvarıyorsun ? Ey Hacı dedi bana , “ey Haccac , ben  yirmi otuz sene kabeyi ziyarete gelen insanları soydum , mallarını gaspetttim , paralarını aldım , perişan ettim , yoksul olarak Allahın beytine gönderdim. Acaba ben ümitsiz olarak kabenin perdesine yapışmasam kim yapışacak , yeryüzünde benden daha günahkar  var mıdır acaba ? Mevlana Halid ; Döndüm diyor ,ona baktım  ; ‘ey insan mademki sen bu kadar günah işlemişsin de nasıl oldu da hidayete eriştin , bugün hacca geldin ?’
_ Ya Haccac ! Doğru söylüyorsun , ben bütün kötülükleri yaptım , bütün fenalıkları yaptım ama kendim ile Allahın arasındaki pencereyi  kapatamadım . Benim Allah ile aramdaki pencere , ışık ,  namazdı.Her şeyi yaptım ama namazı terk etmedim . Bugün işte namazın sayesinde hidayete eriştim.
İşte insanın Allah ile arasındaki ipleri koparmaması lazım , mutlaka Allahın penceresini (açık) bırakmak lazım , ışık gelmesi lazım . Onun için namaz çok önemlidir . Gavs (k.s.a) her zaman namazın üzerinde sık sık duruyordu. Her zaman soruyordu, kelleniz bir tarafta olursa , bir rekat namazınız bir tarafta olursa, hangisini tercih edeceksiniz. Mübarek tekrar cevap veriyordu .Ben kelleme razı olacağım ama bir rekat namazıma razı olmayacağım. İşte imanı kamil budur , gerçek budur , hakikat budur. Mutlaka Allah’ın dinine sımsıkı sarılmamız lazım. Günümüz de kimse namazın üzerinde fazla durmuyor. Kılmıyor diyor ben akşam kaza ederim . Faydası olmaz. “ Namaza acele edin vakit geçmeden , tevbeye acele edin ölüm gelmeden . “ Namaz geçtikten sonra hiçbir faydası olmaz , insan öldükten sonra da tevbenin bir faydası olmaz. O yüzden insan her ikisini de geçmeden ihya etmesi lazım , yerine getirmesi lazım. Levra biz namazı çok hafife alıyoruz . Kılmazsa  insana   hiç tesir etmiyor .Halbuki bir namaz geçtiğinde insanın günlerce ağlaması lazım , üzülmesi lazım. Yüce Allaha karşı olan boynumun borcumu nasıl oldu da  ben vazgeçtim diye düşünmesi lazım. Mutlaka onu kılmak lazım , sımsıkı sarılmak lazım. Yoksa İslamın şartı eksik kalıyor. Dediklerimin hepsini yerine getiriyor olabilir ama bu eksik olursa olmaz .Neden bu kadar Allahın azabına , Allah ın cehennemine kendimizi müstahak edelim.        Acaba bir çakmak yaksak, beş dakika parmağımızı ateşin üzerine koysak , acaba tahammül edebilir miyiz ? Eğer beş – on dakika ateşin üzerinde tahammül ediyorsak cehennemin ateşine de tahammül ederiz. Halbuki edemiyoruz. İçimiz yanıyor , içimiz feryad ediyor , içimiz kıvranıyor. O nedir ki ? Dünyadaki bütün ateşi birleştirsek , en yüksek dozajda ateş olsa dahi cehennemin bir kıvılcımı bile olamaz. Onun için kendimizi Allahın azabına neden müstahak ediyoruz ? Acaba bize yazık değil mi ? Acaba biz kendi nefsimize üzülmüyor muyuz ?
Onun için namazlarımıza çok dikkat etmemiz lazım. Arkasından sünnetlerimizi mutlaka kılmamız lazım. Levra sünnet bizim  boynumuzun borcudur. Rasulullahın koyduğu, yaptığı , devam ettiği  taatler , ibadetler bize kuvvet, destek olacaktır. Onun için ibadetlerimize sımsıkı sarıldıktan sonra, Allahın emrini tuttuktan sonra, o zaman   tarikata girdiğimiz zaman ayrı bir muhabbet , ayrı bir lezzet , ayrı bir aşk uyandırır inşallah. Onun için bütün sadatlar da , Gavs hz. de , bütün İslam alimleri de şeriatın üzerinde çok durmuşlar. Levra şeriatsızlık biz de olduğu zaman her şeyimiz gevşer , ne muhabbetimiz kalır , ne aşkımız kalır , ne şevkimiz kalır. Hiçbir şeyimiz kalmaz , sudan çıkmış bir balığa benzeriz , kupkuru oluruz. Onun için temeli sağlam tutmak lazım. Temeli sağlam tuttuktan sonra binayı inşa etmemiz lazım. Binayı inşa ettiğimiz zaman onun süslemeleri nedir , Rasulullah s.a.v in sünnetleridir. İçindeki daha tezyinlerini yapmak da nedir , tasavvuftur. O zaman içinde oturup yaşama hakkımzı doğar. Levra tevbe çok önemlidir. Rasulullah s.a.v öyle buyuruyor : “kim ki hakiki tevbe ederse günahlarından dönderse , Allah c.c bütün günahlarını affeder , sanki yeniden dünyaya gelmiş, anasından yeni doğmuş gibi olur.” Onun için tevbe çok önemlidir. Rasulullah s.a.v bazı hadisler de günde yetmiş, bazı hadislerde günde yüz kere , kendi ile Allahın arasında tevbe ediyordu. Halbuki Hz.Rasulullah s.a.v en büyük peygamber olduğu halde  , cennetle müjdelendiği halde , hiçbir peygambere (ona olduğu gibi )özel bir  emir  gelmediği halde , ( Ya Muhammed sen en büyük bir hulkiyet üzeresin ayeti geldiği halde) , Hz. Rasulullah s.a.v ibadetinden taatinden hiçbir şey eksik etmiyordu , daha fazlasıyla yapıyordu. Daha da kendi ile Allah arasında tevbe yapıyordu. Buna rağmen bu kadar müjdeler Rasulullaha geldiği halde , tekrar ‘’Ya Muhammed emrettiğim gibi dosdoğru ol’’ayeti nazil oluyordu . Allahın rasulüne bu kadar müjdeler geldiği halde daha da fazla ibadet yapması emrolunmuştur. Acaba bizim halimiz ne olacak ? Biz ne olacağız ? Onun için kendimiz ve Allahın arasında  çok fazla  tevbe yapacağız. Taatlarımızı daha fazla sıklaştıracağız. Hiç olmazsa Rasulullaha layık olalım ümmet olarak. Tasavvufa girdiğimiz zaman , tevbe ettiğimiz zaman da adablarımıza edeblerimize riayet etmemiz lazım . Bir tevbeyle hemen oturup evimize çekilmekle bir yere varamayız .Adablarımızı mutlaka yerine getirmemiz lazım. Hatmeye devam etmemiz lazım , rabıtaya devam etmemiz lazım .Her gün bir cüz kuran okumamız lazım. Virdlerimizi ihmal etmememiz lazım. Levra teheccüd namazları çok önemlidir. Gece kalkıp mutlaka teheccüd namazlarımızı kılmamız lazım. Her iki tuluun arasında , birinci şafakla ikinci şafak arasında ,birinci şafakla güneşin doğması arasında , (iki tuluun arasında ) ihya etmek lazım. Levra insan eğer sabah namazı kıldıktan sonra namazın üzerine kalkmasa , zikirle meşgul olsa , Hz.Rasulullah s.a.v öyle buyurmuş ,bir hacla bir umrenin sevabıdır. Bu kadar büyük bir ecir varken insan bunu nasıl kaçırabilir. Levra tasavvuf öyle güzel bir şey ki , bütün sadatlarda gördüğümüz , sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar ihya ediyorlar. Her gün bir hac ve bir umre , ne kadar güzel bir sevaptır. Biz bu kadar para veriyoruz , maddi masrafımız oluyor ,canımızı tehlikeye atıyoruz , on sene de bir ancak nasip oluyor , ama Rasulullah s.a.v öyle buyurmuş , kim birinci şafaktan ikinci şafağa kadar namazın üzerine ayrılmayıp zikirle meşgul olursa, bir hacla bir umrenin sevabı alır. Onun için bunları ihmal etmemek lazım. Tek bir tevbeyle işi bırakmamak lazım. Efendim ben tevbe ettim , benim şeyhim beni kurtaracak ..Hayıırr. Hiç öyle bir şey olmaz. Hiç öyle bir kaide yoktur. Hz. Fatıma (r.a.) vefat ettiği zaman , onu mezara götürdükleri zaman , ashab döndü , ey toprak , o kadar güzel bir misafir geliyor sana , rasulullahın kızı geliyor sana , Hz.Hasan ve Hz Hüseyin in annesi sana geliyor , o kadar şerefli bir misafirin geliyor. Toprak cevap veriyor : Ben memurum. Allahın emrinin memuruyum. Ben kimse bilmiyorum. Ben ibadete ve taata bakıyorum. Kim olursa olsun , taatı ibadeti olmadıktan , ben de memurum , neyle emrolursam onu yapacağım. Onun için kimsenin güvenmemesi lazım. Taat ve ibadet yapmak lazım , en güzel ibadetlerimizi ihya etmek lazım. Şeyh de bizi kurtarmaz, yani biz namaz kılmadıktan sonra , ibadet ve adaplarımızı yapmadıktan sonra , bütün ezkarlarımızı yerine getirmedikten sonra ( kurtarmaz. ) …Adam namaz kılmıyor, diyor ben şeyhe teslim oldum , beni kurtarır. Hayır bu bir sapıklıktır ,bu bir hakikat değildir, bu bir gerçek değildir. Şeytanın vesvesesinin ötesinde hiçbir şey değildir. ‘Mal fayda vermez , çoluk çocuk da fayda vermez , ancak kim ki hakiki (selim )bir kalple (ibadetle , taatle) benim huzuruma çıkarsa , o fayda verir.’  Onun için kendimi aldatmayalım , kendimizi  kandırmayalım . Şeytana maskara olmamak lazım. Onun için tevbe ettikten sonra , bütün şeyleri ihya edersek Sadatlarda himmet eder , Rasulullahın bereketi de bol olur , Allahın lutfu da keremi de ihsanı da üzerimize olur. Levra Allah c.c. öyle buyuruyor : ‘Kulum bir adım bana doğru gelirse, ben kuluma bin adım giderim , Kulum bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim .’ Allah c.c. bu kadar bahane ararken ,niye biz yapmayalım , acaba yazık değil mi bize ? Onun için mutlaka tevbeden sonra adablarımızı , edeblerimizi , evradlarımızı , ibadetlerimizi sıklaştırmamız lazım , kendimizi şeytanın , nefsin ve hevanın eline bırakmamamız lazım . Hakikaten Allahın dostlarının da faydası çoktur ama eğer biz de onların söylediği , verdiği reçeteyi takip edersek faydası var , yoksa hiçbir faydası olmaz. Onun için Allah hepimizi muvaffak etsin inşallah. Allah c.c bizi, Allahın şeriatına , hükmüne , Rasulullahın sünnetine layık etsin inşallah.Hepimize nasip etsin inşallah. Allah hepinizden razı olsun inşallah.

Emeği geçen kardeşimden Rabbim Razı olsun

Buharalim.com

Etiketler:

Malasef Yorumlar Kapalı.