Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar
12 yıl önce tarafından yazıldı, 7.351 kez okundu ve hakkında yoruma kapatıldı.

Kaside-i Bürde ve Havassı

 

Kaside-i Bürde asıl adı, El-Kevâkibud-Düriyye fî Medhi Hayril-Beriyye dir. Fakat en çok kullanılan isimleri Kaside-i Bürde ve Kaside-i Bür’e dir.Altıncı ve Yedinci asırlarda yaşamış, Asıl adı Şerâfeddîn Muhammed Hz.leri tarafından yazılmıştır.İlk şerhide kendisi hayatta iken Abdüsselam b. İdris el-Merrakuşî ve Ebu Maktesî tarafından yazılmıştır.

Şerâfeddîn Muhammed Hz.leri, Hicri 609 M. 1213 senesinde Şevval ayının 3. Gününe rastlayan Salı günü Mısırda Behnasa şehrinde doğmuştur. H.608 M. 1211’de doğduğuda rivayet edilmiştir.) H. 699 M. 1295 senesinde Mısırda İskenderiye şehrinde vefat ettimiştir.

Kurâfe kabristanında İmam-ı Şafi Hz’nin yanına defn olunmuştur. Ulum-i Şer’iyye ve akliyeyi en yüksek derecede tahsil etmiş 7 tul sahibi idi. Ayrı bir özelliği ise şair olmasıydı. Ömrünün büyük kısmını şiir ve edebiyat ile meşgul olmuştur. Mısır hükümdarının yanında islama ve hükümdarlara karşı hiciv beyitleri söylediği rivayet olunur. Babası tarafından Bûsirli olduğu için İmam-ı Bûsiri diye meşhur ve marufdur.

İmam-ı Bûsiri Hz.lerinin Rasulullah S.A.V.’e aşk ve muhabbetini samimi ve ihlasla ifade ettiği, şiir ve belağatta eşsiz olan Kaside-i Bürde, biz ümmetlerin de iki cihanın serverine aşk ve muhabbetimizin tercümanı olmuştur. Okuyan şartlarına riayet ederek halis bir niyyet ve temiz bir kalp ile okuduğu taktirde, İhtivasında çok şifa ve semereler mevcuttur. Rasülullah s.a.v. Efendimizi rüyada görmekte en önemli hassalarındandır.

İmamı Busiri Hz.lerine tanımadığı bir zat bir gün ‘sen Rasulüllah S.A.V.i rüyada gördün mü?’ diye sormasından itibaren Efendimize aşkı katmerleşmiş, o gece Fahri Kainat Efendimiz’i rüyasında görmüş ve o günden itibaren büyük muhabbet ile bir çok sena beytleri, kasideler yazmıştır. Busiri Hz.leri kasidelerinde çoştukca coşmuş Rasulüllah S.A.V. Efendimize layık en ala derece medhiyeler yazmıştır.

Rivayete göre İmamı Busiri Hz. leri ömrünün sonlarına doğru felç geçirir, bedenin yarısı tutmaz. Bir gece hastalığının şifası için Caneb-ı Hakka dua ve niyazda bulunur. O gece Rasulullah Efendimizi görür. Peygamberimiz s.a.v kendisi için yazdığı kasidesini okumasını emir buyurur.

İmamı Bûsiri Hz.leri üstazının öğrettiği usul ile Kaside-i bürdeyi okur.
Rasulüllah Efendimiz S.A.V. çok memnun olur ve rüzgarın tesiri ile yaprağın sallanması gibi iki yanına sallanarak sonuna kadar kasideyi dinlerler. Hatta 51. beyte geldiklerinde İmamı Bûsiri Hz.leri manevi lezzettin heyecanı ile beytin ilerisini getiremediklerinde, o beytin devamını Rasülullah S.A.V. Efendimiz bizzat kendileri

” وأنهُ خَيرُ خَلْقِِ الله كُلِّهِــــــمِ “ Ve ennehü hayrul halgı küllihimi “kelamı mubarekesini ilave ederler.

Kasidenin sonun da üzerindeki hırkasını çıkarıp İmamı Bûsiri Hz.lerinin üzerine örter ve eliyle vucudununun felçli kısımlarını sıvazlar. Bûsiri Hz.leri heycanla uykusundan uyanır. O zevk ve manevi sarhoşluk içerisinde iken vücüdunun sıhhat bulduğunu fark eder.

O gecenin sabahında namaza giderken yolda Ebu’rr-Recayı görür. Şeyh Ebu’r Reca İmamı Busiri Hz.lerine Fahri Âlemi medhettiği kasidesini ister.

İmamı Bûsiri Hz.leri ‘Peygamberimizi S.A.V. metheden kasidelerim çok, hangisini istiyorsun’ dediğinde Ebu’r-Reca “Emin Tezekküri Cîrânin Bizî selemin” diye başlayan beytini istiyorum, çünkü senin onu Huzuru Rasülullahda okuduğunu işittim. Ve senin kıratından çok memnun olduğunu gördüm” der. (Abidin Paşa)

İmamı Bûsiri Hz.leri 161 beyit olan Kasidesini 10 fasıl üzerine tertip etmiştir:

1-Beyanı aşk ve rasul hakkında (1. beyten 12. beyte kadar)
2-Heva-ü hevesi ve nefsi men hakkında (13. beyten 28. beyte kadar)
3-Efendimiz S.A.V.’i medh hakkında (29.beyten 58. beyte kadar)
4-Efenimizin S.A.V. veladeti hakkında (59 beyten 71. beyte kadar)
5-Efendimiz S.A.V.’in dua ve davet mucizeleri hakkında (72. beyten 87. beyte kadar)
6-Hz. Kuranı Kerim ve onun medhi hakkında (88. beyten 104. beyte kadar)
7-Efendimiz S.A.V.’in miracı hakkında(105. beyten 117. beyte kadar)
8-Efendimiz S.A.V.’i ve ashabının cihadı(118. beyten 139. beyte kadar)
9-Cenab-ı haktan mağfiret, Efendimiz S.A.V.den şefaat talebi(140. beyten 156. beyte kadar)
10-Münacaat ve arzıhacet hakkında(157. beyten 161. beyte kadar)

Bu eşsiz kaside, Kaside-i bürdeyi İmamı Suyuti, İbrahim bin Muhammed, Ömer bin Ahmed Harbutî gibi bir çok osmanlı ulemâsı şerh etmişlerdir. Delaili hayrat, Harputi gibi bazı Şerhlerde okuma şartlarını yazmışlar ve usullerini uygun okunursa bir çok faideleler olduğunu bildirmişlerdir.

 

Kaside-i Okuma Adabı ve Havassı

 

1 – Aslında Kaside-i Bürde’yi İmam Busiri’ye ulaşan senetle icazetli kimselerden izin alıp okumalıdır. Bu gün böyle kimseler yoksa metni düzgün okuyan ehli bir kimseye dinlettikten sonra okumak tavsiye olunur.
2 – Yemede, içmede, giyimde ve sair hususlarda haram olan şeylerden kaçınmak.
3 – Okurken abdestli olmak, temiz bir yerde ve temiz elbise ile okumak.
4 – Okurken kıbleye dönmek, manasını anlamaya çalışmak, kelimeleri düzgün ve doğru okumak; vezin, kafiye ve aruz kaidelerine riayet etmek.
5 – Her beytin sonunda Efendimize şu aşağıda verildiği şekilde salatü selam getirmek:

”Mevlaya Salli ve sellim daimen ebeda
Ala habibike hayril-halkı küllihimi”

6 – Kaside-i Bürde’nin büyüklüğüne, tesirine Efendimize Kemal-i ta’zim ve muhabbet üzere olmak, huşu ve huzuru kalb ile okumak, inanmak,
7 – Okurken dünya kelamı söylememek, mümkünse kasideyi ezberlemek, okumaya başlamadan önce güzel bir amel yapmak (sadaka vermek gibi), diz çökerek okumak, önce istiğfar etmek, mümkünse biraz Kur’an okumak.
8 – Okuyan veya okutan ne niyyet etmişse onun için dua yapmalı ve murad ettiği şeyi tayin etmelidir. Bu arada şu başlangıç duasını okur:
”Allahümme inni etevesselü bi kıraeti’l-kasideti’l-mübareke ileyke en tu’tıyeni hayreddareyni acilen ve acilen.”
9 – Yedi defa Allah’a hamdü sena etmek, ve şu salavatı üç veya yedi defa okumak tavsiye edilmiştir.

”Allahümme salli ala Seyyidina ve mevlana Muhammedin fi’l-evveline ve’l-ahirine ve fi’l-melei’l-a’la ila yevmiddin.”

10 – «Le kad caekem» (Tevbe 128) ayetini sürenin sonuna kadar bir defa okumak ve iki rek’at namaz kılmak. Namazda zammı sure birinci rekatta kafirun ikinci rekatta ihlas okumak.
11 – Bazı yer ve zamanlarda Tezellül kasdı ile yalın ayak baş açık ayakta ve kıbleye dönük bir şekilde okumak.
12 – Cuma günleri bir defa, haftada bir defa okumak ve şu salavatı şerifeyi getirmek:
”Allahümme salli efdale salatin ala es’adi mahlukatike Seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim adede ma’lumatike ve midade kelimatike küllema zekere’z-zakirun ve gafele an zikrikel-gafilun.”

Her Cuma Akşam ile Yatsı arasında şartlarına riayet ederek ve inanarak okumaya devam eden Selameti İman ile Göçer.
Büyük bir alim, sabah evden çıkarken kapıları açarken ve kaparken, yola çıkarken vasıtaya binerken Kasidenin 79.uncu beytini okumayı tavsiye etmiştir.
13 – Kaside-i Bürde şifa ümidiyle hastalara okunursa biiznillahi Teala şifa olur.
14 – Bazı alimlerin ifade ettiklerine göre bu kaside sıkıntıların uzaklaşması, belaların defi, sulh ve selametin gelmesi ümidiyle okunursa Allahın izniyle bunlar hasıl olur.

 

15- Çocuklara arız olan Ümmi Sübyan, Cin, Vesvese, cesette halsizlik bitkinlik ve sair emraz için okunsa şifadır.

 

16- Bir Misafir Metaında veya Üzerinde taşısa bereket hasıl olur. Seferde sıkıntıdan Ticarette Zarardan emin olur.

 

17- Her türlü Sıtma, Humma, Veba bulaşıcı hastalıklar, Yel gibi rahatsızlıklara şifadır. Bu husus mücerrebtir.

 

18- Cuma gecesi İmanla ölmek için okunur Adedi 1001 defa.

 

19-Ömrünün Fazlasıyla mubarek olması için 201 defa okunur.

 

20-Rızık ve Maişet darlıklarının gitmesi için ve bolluk için 101 defa okunur

 

21-Efendimizi (s.a.v) Rüyada görmek için Cuma ve Pazartesi geceleri 3 defa okunur.

 

22- Rüyada İstihare ettiğini görmek için 3 defa okunur

 

23-Belaların Defi, Kalbi selim için, Ateşli hastalıkların defi için 3 er defa okunur.

 

24-Mühim bir Hacet için 41 defa okunur.

 

25- Hasta üzerine 7 gün boyunca Gün doğarken bir hatim okunur.

 

26-Ticaretinin asan ve bereketli olması için 41 defa okunur.

27-Hafızanın artması ve öğrendiklerini unutmamak için 3 Defa suya okunur ve içilir.

 

28-Gemide fırtınadan halas olmak için 1 defa okunur.

 

29-Tutsak ve Hapishaneden kurtulmak için 1 defa okunur.

 

30-Çocukların üzerine Cin ve şeytandan korunması için 1 kere okunur.

 

31-Tacirlerin Mallarının yerlerine selametle varması için 1 kere okunur.

 

32- Hırsızların defi için Senede veya ayda bir hatim edilir.

 

33-Mecnun ve divane üzerine 1 kere okunur.

 

34-Baş, Kulak, Göz, Boğaz vs. ağrılar için şifadır 2 defa okunur

 

35-Hastalara okuyacağı zaman abdestli hastanın sağında oturarak ve evvelinde yukarda belirttiğimiz salavatlarıda okuyarak başlar. Bir bardakta su bulundurur önünde hem hastaya hemde suya okur suyu hasta daha sonra içer. Mümkünse ellerini ve yüzünü de o suyla yıkar. Hastaya 3 veya yedi gün okunur. Ve okuma esnasında dünya kelamı edilmez.

 
Kaside Beyitleri ve Havassı

 

 

قصيدئ بردة

بسم الله الرحمن الرحيم

 {۱}

اَمِنْ تَذَكُّرِ جَيرانٍ بِذِي سَلَمٍ

مَزَجْتَ دَمْعاً جَرى مِنْ مُّقْلَةٍ بِدَمٍ

 

1-E min tezekküri cîrânin bi zî selemin
Mezecte dem’an cerâ min mukletin bi demi’’

Manası ‘’ Ey benim dertli gönlüm ;
Selem ağaçlarının süslediği vadideki komşuları
hatırladığın için mi , gözlerinin ak ve karasından
akan yaşı kan ile karıştırmaktasın’’

 

Birinci ve üçüncü beyitleri huysuz bir hayvanın sakinleşmesi için yazıp suyunu içirirlerse biiznillah sakinleşir. Hakeza bu beyitleri geyik derisine yazıp sakinleşmesi söz dinlemesi istenen bir şahsın sağ pazısına bağlanırsa söz dinler.

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

 {۲}

   أَمْ هَبَّتِ الرِيحُ مِنْ تِلْقَاءِ كَاظِمَـــةٍ

  وَاَوْمَضَ الْبَرْقُ فيٍِِِِ الظَّلْماَءِ مِنْ اِضَمٍ

 

 

2-‘’Em hebbetir rîhu min tilkâi kazımetin
Ve evmedal berku fiz zâlmai min idami ‘’

 

2-Rasülü müctebanın medfeni mubarekesinin bulunduğu ,Ravzai Mutahharanın bulunduğu, Medine-i Münevvere tarafından rüzgar mı esti de ? Yoksa karanlık gecede izam tarafından bir şimşek mi çaktı da?Kanlı göz yaşı akıtıyorsun.

{۳}

فَماَ لِعَيْنَيْكَ  اِنْ قُلْتَ اكْفُفاَ هَمَتاَ

و ماَلِقَلْبِكَ اِنْ قُلْتَ اسْتَفِقْ  يَهِمِ

 

 

3-‘’ Fe mâ li ayneyke in kultekfüfâ hemetâ
Ve mâ li kalbike in kultestefik yehimi ’’
3-Senin gözlerine ne oluyor? Sen o gözlerine durunuz,akmayınız, yeter kesin bi tab düştüm ağlamayın, içimde yaş kalmadı dediğin zaman dinlemiyorlar, akmaya devam ediyorlar.

Senin kalbine ne oluyor? Sen o kalbine kendine gel, ifagat bul, yatış, iyi ol derken aşk ve muhabbetle kendisinden geçip gidiyor, heyeman oluyor kendisine gelemiyor.

 {٤}

اَ يَحْسَبُ الصَّبُُُّّّّّّ اَنَّ الْحُبَّ مُنْكَتِمٌ

ماَ بَيْنَ مُنْسَجِمٍ مِنْهُ وَ مُضْطَرِمٍ

 

4-‘’E yahsebüs sabbüennel hubbe münketimün
Mâ beyne münsecimin minhü ve mudtarimi’’

4-’Aşk ve muhabetten dolayı ağlayıp gözyaşı döken aşık, muhabbetin ondan akan gözyaşı ve muhabbetten tutuşup alevlenen kalp arasında gizli kalacağını mı zanneder?’’

Bu beyitleri sekisinci beyitin sonuna kadar bir varaka yazıp uykudaki kadının sol tarafına koyarsa kadın aleyhinde veya senden habersiz her ne işler yapmışsa söyler konuşur. Bu tecrübe olunmuştur. Yine bu beyitleri hırsızlık yaptığından şüphelendiğin kişinin tabakalanmış kurbağa derisine yazıp boynuna asarsan eğer hırsızsa itiraf eder asla inkar edemez.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

 {٥}

لَوْلاَ الْهَوَى لَمْ تُرِقْ  دَمْعاً  عَلَى طَلَلٍ

وَلاَ أَرِقْتَ لِذِكْرِ الْباَنِ وَالْعَلَمِ

5-‘’Levlel hevâ lem türik dem’an alâ talelin
Ve lâ erıgte li zikril bâni vel alemi’’

5-’(Ey alemlerin sultanına aşık olan gönül! ) Niçin
beyhude aşkını inkarda ısrar ediyorsun? Eğer sende
aşk ve muhabbet olmasaydı aşk ve muhabbet sebebiyle
harabeye dönmüş yüzün ve vücudun üzerinde kanlı yaş
dökmezdin Ban denilen latif ağacı ve alem denilen Nur
dağını hatırlayarak uykunu da terketmezdin’’

 

Bir şahsın kalbinde ağrı, elem, keder vs. olsa bu beyitleri hurufu mukatta olarak elma üzerine elma bulunmazsa bir cam kase üzerine yazıp su ile mahv ettikten sonra içse kalbindeki bütün sıkıntıları zail olur.

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

 

{٦}

فَكَيْفَ تُنْكِرُ حُبًّ ً بَعْدَ ماَ شَهِدَتْ

بهِ عَلَيْكَ عُدُولُ  الدَّمْعِ وَالسَّقَمِ

6- ‘’Fe keyfe tünkirü hubben ba’de mâ şehidet
Bihî aleyke udûlüd dem’ı ves sekami ’’

6-’(Ey gönül) aşk ve muhabbeti nasıl inkar edebilirsin?
(Görmüyor musun?) gözyaşın ve aşk hastalığın gibi
iki adil şahit aleyhinde şahitlik etmekteler’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

{٧}

وَ اَثْبَتَ الْوَجْدُ خَطَّيْ عَبْرَةٍ وَضَنىً

مثْلَ الْبَهاَرِ ِ عَلىَ  خَدَّيْكَ  وَالْعَنَمِ

 

 

7- ‘’Ve esbetel vecdü hattay abratin vedanen
Mislel behâri alâ haddeyke ve’l- anemi ’’

7-‘’Gönlünde yanmakta olan aşk ateşi iki yanağının
üzerinde biri kırmızı gül misali çizgiler çekmiş aşkını
isbat etmektedir Kırımızıgül, kanlı gözyaşının, sarıgül
içinde yanan aşk ateşinin işaretleridir
Ey gönül! Yanağında böyle şahitlerin varken sen
aşkını nasıl inkar edeceksin ’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

 

 

نَعَمْ سَرَى طَيْفُ  مَنْ أَهْوَى فَأَ رَّقََََنِي

وَالْحُبُُّ  يَعْتَرِضُ  اللَّذاَتِ  بِلْأَلَمِ

8- ‘’Neam serâ tayfü men ehvâ fe errakanî
Vel hubbü ya’terizul lezzâti bil elemi ”

8-‘’Evet artık inkar etmem mümkün olmadığı için itiraf
ediyorum ki ; aşk ve muhabbeti gönlümde yerleşen
Allah Rasulü (sav)’nün hayali bana gece geldi ve beni
uykusuz bıraktı Çünkü muhabbet dünya lezzetlerini
elemle defedip yok eder ‘’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

(Yine belirtildiği üzere bu kasidenin beş numaralı
beyti islam harfleri ile ve birbirlerine bitiştirilmeden
tek tek bir elma üzerine yazılır Ve bu elma herhangi
bir sebeple veya sebepsiz olarak bunalım içerisinde
kıvranan bir kimseye yedirilirse o kimse yüve Allah’ın
yardımı ile ve bu beytin ruhaniyeti hürmetine içine
düştüğü bunalımdan kurtulur ve huzura kavuşur )

 

{٩}

ياَ لاَ ءِمِي  فِي الْهَوَى  الْعُذْرِيِّ  مَعْذِرَةً

منىِّ اِلَيْكَ وَلَوْ اَنْصَفْتَ لَمْ تَلُمِ

 

9- “ Yâ lâimî fil hevel uzriyyi ma’ziraten
Minnî ileyke velev ensafte lem telümi ‘’

9-‘’Ey Uzre kabilesinin aşkına benzerMuhabbete mübtela
olduğum için beni levm edip kınayan kimse tarafımdan sana bir özür beyan edeyim ki; eğer insaf etseydin(buhaklı özürümün karşısında) beni ayıplamaz ve kınamazdın’’

Bu beyitleri onbirinci beyitlere kadar bir kimseye muhabbet etsen ama ondan utansan haya etsen Zühre saatinde bir kaseye yazıp su ile içerse sıkıntısı zail olur.  Yine bir kimseyi gördüğünde ondan korkuyorsa bu sefer beyitler misk, zağferan ve gülsuyu ile yazılıp taşısa korkusu gider ve büyüklerden hacet isterkende karkarsa üzerinde bu beyitler varken gidip hacetini söylesin biiznillah kabul görür.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

{١٠}

عَدَتْكَ حَالِي لاَسِرِّى بِِِِِمُسْتَتِرٍ

عَنِ الْوُشَاةِ وَلاَدَاءِي بِمُنْحَسِمٍ

 

10- ‘’Adetke hâliye lâ sırrî bi müstetirin
Anil vüşâti ve lâ dâî bi müntahisimi ‘’

10- ‘’Artık halim sana ulaştı, durumumu biliyorsun, sırrım
hasedçi ve gammaz kişilerden gizli olmadığı gibi
derdim de kesilmiş olmayıp sonsuzdur’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

{۱۱}

مَحَضْتَنِي النُُّصْحَ لَكِنْ لَسْتُ أَسْمَعُهُ

انَّ  الْمُحِبَّ عَنِ الْعُذَّالِ فِي صَمَمٍ


11- ‘’Mahadtenin nusha lâkin lestü esmauhû
İnnel muhibbe ani’l uzzâli fî samemi ‘’

11- ‘’Ey aşk hususunda beni ayıplayan kimse gerçisen bana
doğru ve samimi nasihatta bulundun fakat ben aşk ve
muhabbet neşesiyle sarhoş olduğum için o nasihatı
kabul etmedim, işitmedimde söylenenleri Çünkü aşk
kendisini ta’n edenlerinde, nasihatte bulunanlarında
sözlerini işitmez’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

{١٢}

اِنِّي اتَّهَمْتُ نَصيِحَ الشَّيْبِ فِي عَذَلِي

وَالشَّيْبُ  أَبْعَدُ فِي نُصْحٍ عَنِ التُّهَمِ

 

12- ‘’İnnitte hemtü nasîhaş şeybi fî azelî
Veşşeybü eba’dü fî nushin anit tühemi’’

12- ‘’ Ey bana nasihatta bulunan nasihatını kabul
etmeyişimden dolayı bana darılmadaha önce saçımın
aklığının hal dili ile beni ayıplayan nasihatınıda
töhmet sayıp kabul etmedim Halbuki ihtiyarlık
nasihat hususunda töhmetten en uzak kalan sadık bir uyarıcıdır’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

Hatalarından dolayı tevbe etmek istediği halde bazı zaaflarını bırakamayan kimse onikinci beyit olan yukarıdaki beyitten itibaren yirmibeşinci beyitekadarki
ondört beyti Cuma günü Cuma namazından sonra bir cam kabın üzerine yazar veya yazdırır ve bu kabın içerisi  gül suyu katılmış su ile doldurulup bu su aynı gün yatsı
namazının vaktine kadar günah zaafı olan kimseye içirilirse kendisine zaafına karşı koyma ve ondan tevbe etme cesareti gelir O kimsenin suyu içtiği günü bol
ibadet zikir ve tevbe ile geçirmesi tavsiye edilir yani Cuma gününün ikindi akşam ve yatsıyıda yerinden ayrılmadan kılması ve namazların arasında zikrullah ile meşgul olunması gerekir. Bu şekilde yapılırsa biiznillah ölene kadar tövbesi üzere kalır.

 

 

İkinci Bölüm :  Heva-ü Heves ve Nefsin İsteklerinden Men Edilmesi

بسم الله الرحمن الرحيم

{١٣}

فَإِنَّ  أَمَّارَتِي بِاالسُُّوءِ ماَ اتَّعَظَتْ

مِنْ  جَهْلِهَا بِنَذِيرِ الشَّيْبِ وَالْهَرَمِ

13- ‘’Fe inne emmârati bis sûi metteazat
Min cehlihâ bi nezîriş şeybi vel herami’’

13-‘’Gerçektende her zaman fenalık ve günah emreden nefsim koyu bir cahil olması nedeni ile ölümün
yaklaştığını hatırlatan saç ağarması ve ihtiyarlığın
korkutmasındanda nasihat alıp uyanmamış ve kendine
gelememiştir’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٤}

وَلاَاَعَدَّتْ مِنَ الْفِعْلِ الْجَمِيلِ قِرىَ

ضَيْفٍ اَلَمَّ  بِرَأْسِي غَيْرَ مُحْتَشَمٍ

 

14- ‘’Ve lâeaddet minel fî lil cemîli kırâ
Dayfin elemme bi re`sî ğayra muhteşemi”

14- ‘’Her zaman kötülük emreden benim nefsim tevbe ve
salih amel benzeri ölüm misafirinin yemeği
durumundaki güzel hazırlık işinden hiçbir şey
yapmadı O misafirde çekinmeyerek ansızın kendisine
tazim göstermeme fırsat vermeden gelip başıma
kondu’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٥}

لَوْ كُنْتُ أعْلَمُ أَنِّي مَا أُوَقِّـــرُهُ

كَتَمْتُ سِراً بَدَا لِي مِنْهُ بِالْكَتَــمِ

 

15- ‘’Lev küntü a’lemü ennî mâu vakkıruhû
Ketemtü sırran bedâlî minhü bil ketimi ’’

15-‘’Eğer ben nefsimin beni yeneceğini ve ihtiyarlıkta gelen
misafirimi ağırlayamayacağımı bilseydim beni eleveren
ak saçlılık ve ihtiyarlık sırlarımı keten denilen boya ile
kapatır gizlerdim’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٦}

مَنْ لِي بِرَدِّ جِمَاحٍ مِنْ غَوَايَتِهــَـا

كَمَا يُرَدُّ جِمَاحُ الْخَيْلِ بِاللُّجُــــمِ

 

 

16- ‘’Men lî bi raddi cimâhin min ğâvayeti hâ,
Kemâ yüraddü cimâhül hayli bil lücümi”

16-‘’Binicisini kendi istediği şekilde sevkeden azgın ve başı
gemlenemeyen at gibi olan nefsi emmaremin azgın
atların dizgin ve gemlerle döndürüldüğü gibi başına
buyruk istediği gibi ve istediği tarafa giden nefis atımı
salih ameller ve iyi huylar tarafına döndürmeyi benim
için kim garanti edebilir’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٧}

فَلاَ تَرُمْ بَالْمَعَاصِي كَسْرَ شَهْوَتِهَـــا

إِنَّ الطَّعَامَ يُقَوِّي شَهْوَةَ النَّهِـــمِ

 

17- ‘’Felâ terum bil meâsi kesre şehvetihâ,
İnnet taâme yukavvî şehveten nehimi”

17- “Nefsi emmare ve onun isteklerinin günah ve kusurlara
devam ederek (doyurulup) kırılacağını ve yok olacağını umma , çünkü yemek obur ve aç gözlülerin
isteklerini çoğaltır ve kuvvetlendirir (Günaha devam
etmekte aynen bunun gibidir Günaha devam ettikçe nefsin ve şehvetin günah işleme isteğini kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramaz”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٨}

وَالنَّفْسُ كَالطِّفْلِ إِنْ تُهْمِلْهُ شَبَّ عَلَى

 حُبِّ الرِّضَاعِ وَإِنْ تَفْطِمْهُ يَنْفَطِــمِ

 

 

18- “Ven nefsü ket tıfli in tühmilhü şebbe alâ
Hubbir radâi ve in teftımhü yenfetımi”

18- “Nefis ilk baştan süt emen çocuk gibidir Onun kendi haline bırakırsan süt emme isteği ve sevgisi gençleşip tazelenir Onu sütten kesip alıştırırsan o da emmeyi bırakıp kesilmiş olur”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٩}

فَاصْرِفْ هَوَاهاَ وَ حَاذِرْ اَنْ تُوَلِّيَهُ

انَّالْهَوَى مَا تَوَلَّى يُصْمِ اَوْ يَصِمِ

 

19- “ Fasrıf hevâha ve hâzir en tüvelli yehû
İnnel hevâ mâ tüvellâ yusım ev yusmi”

19-“Ey nefsini terbiye etmek istek ve kararında olan kimse! Onu isteklerinden vazgeçir ve sana hükmetmesinden sakın Çünkü, nefsin istekleri neyi hedefler ve hakim olursa onu ya helak veya rezil ve rüsvay eyler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

 {٢٠}

وَرَاعِهَا وَهْيَ فيِِ الاَعْمَالِ  سَاءِمَةٌ

وَاِنْ هِىَ اسْتَحْلَتِ الْمَرْعَى فَلاَ تَسُمِ

 

20- “Ve râıhâ vehiye fil a’mâli sâimetün
Ve in hiyestahletil mer’â fe lâ tesümi”

20- “Nefsin ibadetle meşgul olup salih amel işlerken de onu gözet ve kolla Şayet yaylağını tatlı bulur, salih amelden zevklenir, kibir ve ucbe düşerse; terki caiz bir amel ise onu yaylağında yayılmaktan alı koy ve otlatma Yani o ameli terk ederek ona hak ettiği cevabı ver”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{٢١}

كَمْ حَسَّنَتْ لَذَّةً لِلْمَرْءِ قَاتِلَةً

منْ حَيْثُ  لَمْ يَدْرِ اَنَّ السَّمَّ فِي الدَّسَمِ

 

21- “Kem hassenet lezzeten lil mer’i kâtileten
Min haysü lem yedri ennes semme fid desemi”

21-“Nefis, çok kere insana öldürücü olan leş eti, tatlı ve
güzel göstermiştir Şöyle ki yağlı lokma içerisinde olan
zehiri insan anlayamamıştır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{٢٢}

وَاخْشَ الدَّسَاءِسَ مِنْ جُوعٍ وَمِنْ شِبَعٍ

َفَرُبَّ مَخْمَصَةٍ شَرٌّ مِنَ التُّخَمِ

 

22- “Vahşed desâise min cûin ve min şebeın
Fe rubbe mahmesatin şerrun minet tühami”

22- “ (Ey gönül!) Gerek açlık, gerekse tokluk desiselerinden kork ve sakın Ilımlı olmayı ve orta yolda bulunmayı bırakma Özellikle de açlığı ve susuzluğu mutlak ibadet sanma, nice açlık vardır ki, tokluktan daha zararlıdır”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{٢٣}

وَاسْتَفْرِغِ  الدَّمْعَ مِنْ عَيْنٍ  قَدِ امْتَلاَءَتْ

مِنَ الْمَحَارِمِ وَالْزَمْ  حِمْيَةَ النَّدَمِ

23- “ Vestefriğid dem’a min aynin kadimteleet
Minel mehârimi velzem hımyeten nedemi”

23- “Haramla dolmuş gözden yaşı boşalt ve pişmanlık perhizine yapış”

Bu beytin, 119 (yüz on dokuz ) defa okuyan kimsenin zihin açıklığı için çok önemli bir iksir olduğu, en zekasız bir kimsenin bile bundan sonra bir okuyuş veya dinleyişte istenilen bilgiyi ve ibareyi ezberleyebileceği ve bir daha unutmayacağı defalarca denenmiş ve görülmüştür Aynı şekilde 19 kere işlerinin asan olması içinde okunur.

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{٢٤}

وَخَالِفِ النَّفْسَ  وَالشَّيْطَانَ وَاعْصِهِمَا

وَاِنْ هُمَا مَحَاضَاكَ النُّصْحَ فَاتَّهِمِ

 

24- “Ve hâlifin nefse veş şeytane va’sihimâ
Ve in hümâ mehadâken nusha fettehimi”

24- “(Ey gönül!) Nefis ve şeytana uyma ve ikisine de karşı gel Eğer nefis ile şeytan sana söz ederlerse sözlerini düşman sözleri olarak bil, yorumla(Sakın ha onların öğütlerine güveneyim deme ve asla kabul etme!)”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

Bu beyiti vird haline getirip devam eden kimseyi yüce Allah nefis ve şeytanın şerrinden muhafaza eder.

 

 

{٢٥}

وَلاَ تُطِعْ مِنْهُمَا خَصْماً وَلاَحَكَماً

فَاَنْتَ تَعْرِفُ كَيْدَ الْخَصْمِ وَالْحَكَمِ

 

25- “Ve lâ tütı’minhümâ hasmen ve lâ hakemen
Fe ente ta’rifü keydel hasmı vel hakemi”

25- “(Ey insan!)Nefis ve şeytandan gerek hasım olarak, gerek hakem olarak gelen telkin ve iç dürtülerine uyayım deme Çünkü sen hasmının ve hakeminin hilelerini bilirsin”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٢٦}

اَسْتَغْفِرُ اللَّهَ مِنْ قَوْلٍ بِلاَ عَمَلٍ

لَقَدْ نَسَبْتُ بِهِ نَسْلاً لِذِى عُقُمٍ

 

26- “Estağfirullâhe min kavlin bi lâ amelin
Lekad nesebtü bihî neslen li zî ukumi”

26- “Amelsiz olan boş ve kuru sözlerden dolayı Yüce Allah’tan af ve mağfiret dilerim Muhakkak ben amele yakın olmayan faydasız söz söylemekle nesil isnat ve isbat etmiş gibi oldum”

Bu beyitler 28 nci beyitlerin sonuna kadar amellerinde kibir olan fecir vaktinde 71 kere yazıp sol pazusuna taksa biiznillah kibri zail olur ve devamlı tevazu üzere olur.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{٢٧}

اَمَرْتُكَ الْخَيْرَ لَكِنْ ماَأْتَمَرْتُ بِهِ

وَماَ اسْتَقَمْتُ فَماَ قَوْليِ لَكَ اسْتَقِمِ

27- “Emartükel hayra lâkin me’temartü bihî
Ve mestekamtü fe mâ kavlî lekestekımi”

27- “Sana hayrı emrettim, fakat ben onu yapmadım ve söz ile icraatı birleştirip dürüst olmadım Şu halde sana “İstikamet üzere ol” (Yani dosdoğru ol) sözümün faydası nedir?”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٢٨}

وَلاَ تَزَوَّدْتُ قَبْلَ الْمَوْتِ ناَفِلَةً

 وَلَمْ اُصَلِّ سِوَى فَرْضٍ وَلَمْ اَصُمِ

28- “Ve lâ tezevettü kablel mevti nâfileten
Ve lem üsalli sivâ fardın ve lem esumi”

28- “Ölüm gelmeden önce nafile ibadetlerden bir azık hazırlayamadım ve farzlardan başka namaz kılamadım, oruç tutamadım”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi


Üçüncü Bölüm:Rasullullah(sav)Efendimize Övgü Hakkında

 

بسم الله الرحمن الرحيم

{٢٩}

ظَلَمْتُ سُنَّت مَنْ اَحْيَ الظَّلاَمَ اِلَى

اَنِ اشْتَكَتْ قَدَماَهُ الضُّرَّ مِنْ وَرَمٍ

 

29- “Zalemtü sünnete men ahyaz zalâme ilâ
Enişteket kademâhüd durra min veremi”
29- “Karanlık gecelerde uzun süre kıyamda durmak sebebiyle ayakları şişerek dayanamayacak hale gelinceye kadar ihya eden (ibadetle geçiren) alemlerin övünç kaynağı Rasulü zişan’ın sünnetine onu terk ederek zulmettim”


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

(ERKEN KALKMAK İÇİN ;
İbrahim Bâcûrî (ks) Hazretleri diyor ki; 29 Beyitten itibaren 33 Beyte kadar ki bu beş beyiti, çok uykusu olup sabahları erkenden kalkma zorluğu çeken ve yaptığı ibadetlerden zevk alamayan, dünya sevgisini gönlünden bir türlü atamayan kimse bir kağıt üzerine yazıp veya yazdırıp yastığının altına koyar ve o yastık üzerine başını koyup uyursa bütün bu sıkıntılardan kurtulur
Yukarıda bahsi geçen beş beyitin bir şey üzerine yazılıp uykusuna çok düşkün bir kimse başının üzerine asılması, o kişinin uykusunun normale dönmesine ve sabahları erken uyanıp erkenden ibadetlerine ve işinin başına dönmesine yetmektedir hakeza bir levha üzerine yazılıp gece teheccüd namazlarına kalkamayanlarda bunu boyunlarına asarlarsa gece kalkarlar.

{٣٠}

وَشَدَّ مِنْ سَغَبٍ اَحْشَاءَهُ وَطَوَى

تَحْتَ الْحِجاَرَةِ كَشْحاً مُتْرَفَ الاَْدَمِ

30- “Ve şedde min seğabin ahşâ ehu ve tavâ
Tahtel hıcârati keşhan mütrafel edimi”

30- “O Allah Rasulü (sav) açlıktan dolayı karnına taş bağladı ve yanlarındaki Mübarek cildini taş altında toplayıp büktü”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٣١}

وَرَاوَدَتْهُ الْجِبَالُ الشُّمُّ مِنْ ذَهَبٍ

عَنْ نَفْسِهِ فَاَرَاهَا اَيَّماَ شَمَمٍ


31- “Ve râvedethül cibâlüş şümmü min zehebin
An nefsihî fe erâhâ eyyemâ şememi”

31- “Altından olan yüksek dağlar, onun varlığından şereflenmek ve değer görmek için Allah’ın Rasulüne gelip giderek kıymetli madenlerini arz eylediler Fakat O Allah Rasulü onlara rağbet etmemekle daha yücelik gösterdi”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{٣٢}

وَاَكَّدَتْ زُهْدَهُ فِيهاَ ضَرُورَتُهُ

اِنَّ الضَّرُورَةَ لاَتَعْدُو عَلَى الْعِصَمِ

 

32- “Ve ekkedet zühdetû fîhâ darûratühû
İnned dârurate lâ ta’dü alel ısami”

32- “Rasulullah (sav)’in zahirde ihtiyaç içerisinde bulunması O’nun altından dağları reddetmesini kuvvetlendirip zühd ve takvasını takviye etti Çünkü ihtiyaçlar, Peygamberlere mahsus sıfatlardan “İsmet” ve “İstikamete” galebe edemez”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٣٣}

وَكَيْفَ تَدْعُو اِلَى الدُّنْيَا ضَرُورَةُمَنْ

لَوْلاَهُ لَمْ تَخْرُجِ الدُّنْيَا مِنَ الْعَدَمِ


33- “Ve keyfe ted’û iled dünya darûratü men
Levlâhü lem tahrucid dünyâ minel ademi”

33- “Bilinen dünyalıklar, Alemlerin Sultanı olan Allah Rasulü’nü dünya ve dünyalıklara meyil ve nuhabbete nasıl çağırır? O olmasaydı dünya yokluktan çıkıp var olmayacaktı”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٣٤}

مُحَمَّدٌ سَيِّدُ الْكَوْنَيْنِ وَالثَّقَلَيْنِ

وَالْفَرِيقََيْنِ مِنْ عُرْبٍ عَجَمٍ

 

34- “Muhammedün seyyidül kevneyni ves sekaleyni
Vel ferîkayni min urbin ve min acemi”

34- “Allah Rasulü Muhammed Aleyhisselam dünya ve ahiretin, ins ve cinnin, Arap ve Acemden oluşan iki fırkanın ve bütün varlıkların Seyyidi ve Efendisidir”
bu beyitlerden 46 ncı beyitlere kadar. Düşmanlarıyla harpte karşılaşınca korku yaşamamak ve onlara galip gelmek için yazıp Nisan yağmuruyla içerse maksatı hasıl olur.  Hakeza meyyitin kefenine gül suyuyla yazsa münker ve nekirin sorgusu asan olur biiznillah.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٣٥}

نَبِِيُّنَا الاَْمِرُ النَّا هِى فَلاَ اَحَدٌ

اَبَرَّفىِ قََوْلِ لاَ مِنْهُ وَلاَ نَعَمٍ

35- “Nebiyyünel âmirun nâhî felâ ehadün
Eberra fî kavli lâ minhü ve lâ neami”

35- “Allah’ın Rasulü (sav) iyilikleri emir ve tavsiye edici, fenalıklardan da yasaklayıcı ve sakındırıcıdır Evet ve hayır gibi emir ve yasakları bildirmekte ondan daha doğru ve gerçekçi kimse yoktur”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٣٦}

هُوَ الْحَبِيبُ الَّذِي تُرْجَى شَفَاعَـتُهُ

لِكُلِّ هَْولٍ مِنَ اْلأَهْوَالِ مُقْتَحـِــمٍِ

 

36- “Hüvel Habîbüllezi türca şefâatühû
Li külli hevlin minel ehvâli muktehımi”

36- “O Allah’ın Rasulü, Yüce Allah’ın öyle bir sevgilisidir ki, hücum ve ihata eden her bir korku için O’nun şefaatı umulur”

 

Bu beyitleri Dünyevi veya Uhrevi bir hacet için bir mecliste bin kere okusa haceti revadır. Bu tecrübe edilmiştir.

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

{٣٧}

دَعاَ إِلىَ اللهِ فَالْمُسْتَمْسِكُوْنَ بِــِهِ

مُسْتَمْسِكُوْنَ بِِحَبْلٍ غَيْرِ مُنْفَصِمٍ

 

37- “Deâ ilellâhi fel müstemsikûne bihî
Müstemsikûne bi hablin ğayra münfesimi”

37- “O Allah’ın Rasulü (sav) insanları Yüce Allah’ın dinine davet eylemiştir Onun dinine sarılanlar, kopmayan sağlam bir ipe yapışmışlardır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

{٣٨}

فَاقَ النَّبِيِّينَ فيِ خَلْقٍ وَفيِ خُلـُقٍ

وَلَمْ يُدَانُوهُ فيِ عِلْمٍ وَلاَ كَـــرَمٍ

38- “Fâkan nebiyyîne fî halkın ve fî hulükın
Ve lem yüdânuhü fî ılmin ve lâ kerâmi”

38- “Bütün insanların ve cinnilerin Efendisi ve ulusu olan Hazreti Muhammed (sav) gerek şekil ve fiziki gürünüm gibi yaratılış ve gerekse ahlâki ve ruhi hususlarda diğer peygamberlerin tamamından üstündür Diğer peygamberler, ilim ve keremde ona yaklaşamadılar”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

{٣٩}

وَكُلُّهُمْ مِنْ رَسوُلِ اللهِ مُلْتَمِـــسٌ

غَرْفاً مِنَ الْبَحْرِ اَوْ رَشْفاً منَ الدِّيَمِ

 


39- “Ve küllühüm min Râsulillâhi mütemisün
Ğarfen minel bahri ev raşfen mined diyemi”

39- “Peygamberlerin hepsi, Allah Rasulü’nün dergahında bir avuç, yahut hikmet ve fazilet yağmurlarından bir yudum su istemektedirler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

{٤٠}

وَوَاقِفُونَ لَدَيْهِ عِنْدَ حَدِّهِــــمِ

مِنْ نُقْطَةِ الْعِلْمِ أَوْ مِنْ شَكْلَةِ الْحِكَمِ

 

40- “Ve vâkıfûne ledeyhi ınde haddihim
Min nuktatil ılmi ev min şekletil hikemi”

40- “Bütün peygamberler had ve merhametleri mevkinde durmuş (ve onun ilminden almışlardır ve bu aldıkları ise) onun ilminden bir nokta ve hikmetlerinden bir çizgiden ibarettir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

{٤١}

فَهْوَالَّذِي تَمَّ مَعْنَاهُ وَصُورَتـُـهُ

ثُمَّ اصْطَفَاهُ حَبِيباً باَرِئُ النَّسَـــمِ

 


41- “Fe hüvellezi temme ma’nâhü ve sûratühû
Sümmestafâhü habîben bâriün nesemi”

41- “O Allah Rasulü öyle bir zattır ki, içi ve dışı ile (maddesiyle ve manasıyla fizik görünümü ve manevi hayatıyla ) tam ve en mükemmel şekilde yaratılmış ve her şeyi yoktan var eden Yüce Rabbimiz O’nu Habibi olarak seçmiştir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{٤٢}

مُنَزَّهٌ عَنْ شَرِيكٍ فيِ مَحَاسِـــنِهِ

فَجَوْهَرُ الْحُسْنِ فِيهِ غَيْرُ مُنْقََسـِــمِ


42- “Münezzehün an şerîkin fî mehâsinihî
Fe cevherul husni fîhi ğayru münkasimi”

42- “Allah’ın Rasulü bütün güzelliklerden benzersizdir Ondaki güzellik cevheri taksim olunmamış tam ve mükemmel bulunup hiçbir kimseye ondan nasip verilmemiştir”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٤٣}

دَعْ مَا ادََّعَتْهُ النَّصَارَى فِي نَبِيِّهِمِ

وَاحْكُمْ بِماَ شِئْتَ مَدْحاً فِيهِ وَاحْتَكِمِ

 

43- “Da’meddeathün nasârâ fî nebiyyihim
Vahküm bi mâ şi’te medhan fîhi vahtekemi”

43- “Hıristiyanların, kendi peygamberleri hakkında iddia ettikleri ilâhlık yakıştırmasını bırak da, bundan başka istediğin sıfatla Allah Rasulü’nü öv, hâkımâne hükümlerini ver (Hangi sıfatlarla onu översen öv, yinede fazla bir şey söylemiş olmazsın)”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{٤٤}

وَانْسُبْ إلَى ذاَتِهِ ماَ شِئْتَ مِنْ شَرَفٍ

وَانْسُبْ إِلىَ قََدْرِهِ مَا شِئْتَ مِنْ عِظَمٍِ

44- “ Vensüb ilâ zâtihâ mâ şi’te min şerafin
Vensüb ilâ kadrihî mâ şi’te min ızami’’

44- ‘’O Allah Rasulü’nün mübarek zâtına,şereften şandan dilediğin vasıfları ve övgüleri yakıştır ve yüce derecesine büyüklükten dilediğin mertebeyi nispet eyleO’nu övebildiğin kadar övYinede haddi aşmış olmazsın’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٤٥}

فَإِِنَّ فَضْلَ رَسوُلِ اللهِ لَيْسَ لـَـــهُ

حَدٌّ فَيُعْرِبَ عَنْهُ ناَطِقٌ بِِفَــــــمٍ

 

45- ‘’ Fe inne fadle Rasûlillâhi leyselehû
Haddün fe yu’ribe anhü nâtıkun bi femi’’

45- ‘’Yüce Allah’ın sevgili Rasulü Muhammed Mustafa
(sav)’in faziletlerine sınır ve son yoktur ki konuşan
ağız O’nun kemalat ve faziletlerini tarif edebilsin’’

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{٤٦}

لَوْ نَاسَبَتْ قَدْرَهُ آيَاتُهُ عِظَمــــاً

أحْيَ اْسمُهُ حِينَ يُدْعَى دَارِسَ الرِّمَمِ


46- ‘’Lev nâsabet kadrahû âyâtühü ızâmen
Ahyesmühû hıyne yüd’a dâriser rimemi”

46-“Allah Rasulü’nün mucizeleri büyüklük bakımından
Kadrü kıymetine uygun mertebede olsaydı , onun
tertemiz adı anıldığın da tamamen çürümüş kemikleri diriltirdi”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ Habibik hayri’l –halkı küllihimi

{٤٧}

لَمْ يَمْتَحِنَّا بِمَا تَعْيَ الْعُقُولُ بـِــهِ

حِرْصاً عَلَيْنَا فَلَمْ نَرْتَبْ وَلَمْ نَهِـــمِ

 

47-‘’Lem yemtahınnâ bî mâ ta’yel ukûlü bihi
Hırsan aleynâ fe lem nerteb velem nehimi ”

47- “Peygamber efendimiz Aleyhisselâm, bizim hidâyet
üzere bulunmamıza çok istekli olduğundan , akılların
aciz ve hayretler içerisinde kalacağı zorluk teklifi ile bizi imtahan etmedi Bizler de onun hak peygamber olduğunda asla şüphe etmedik ve o’na uymakta tereddüt göstermedik”

 

Bu beyitlerden 53 ncü beyitlere kadar. Bir kimse ehli bidat ile mücahede etmekte korkarsa bu beyitleri yazıp sağ pazusuna takıp onların yanına gitsin onlarla mücadele eylese hakka teslim olurlar.  (Dini Münazaralarda dahildir.)
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebeddâ
Alâ habibike hayril – halkı küllihimi

{٤٨}

أعْيَ الْوَرَى فَهْمُ مَعْنَاهُ فَلَيْسَ يُرَى

للْقُرْبِ وَالبُعْدِ مِنْهُ غَيْرُ مُنْفَحِـمٍ

48- “A’yel verâ fehüm ma’nâhü leyse yürâ
Lil kurbi vel bu’di minhü gayrü münfahımi,”

48- “Bütün yaratılmışlar O’nun manevi kemâlatını anlatmaktan âcizdir Gerek yakınında ,gerekse uzağında bulunanlarda, O’nun manevi değeri idrak hususunda âcizlikten başka bir şey görülmez”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l –halkı küllihimi

{٤٩}

كَالشَّمْسِ تَظْهَرُ لِلْعَيْنَيْنِ مِنْ بُعُـدٍ

صَغِيرَةً وَتُكِلُّ الطَّرْفَ مِنْ أُمَـــمٍ

 

49- “Keş şemsi tazheru lil ayneyni min buudin
Sağîret ve tükillüt tarfe min ümemi”

49- “ Allah Rasulü’nün hakikati güneş gibidir ki uzattan
göze küçük görünür , yakından bakınca ise gözü ka-
maştırır Dolayısı ile yakından da uzaktan da O’nun
hakikatını yani gerçek yüzünü tam idrak etmek müm-
kün olamaz”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

 

{٥٠}

وَكَيْفَ يُدْرِكُ فِي الُّدنْيَا حَقِيقََتـَهُ

قَوْمٌ نِيَامٌ تَسَلَّوْا عَنْهُ بِِالْحُلُــــــمِ


50-“ Fe keyfe yüdrikü fid dünya hakîketehû
Kavmün niyâmün tesellev anhibül hulumû’’

50- “Uyku halinde bulunup da O’nu rüyada görmekle
teselli olup bununla yetinen bir kavim , dünyada
Allah Rasulü’nün hakikatini nasıl idrak edip
kavrayabilir

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٥١}

فَمَبْلَغُ الْعِلْمِ فِيهِ أَنَّهُ بَشـَـــــرٌ

وَأَنَّهُ خَيْرُ خَلْقِِِ اللهِ كُلِّهِــــــمِ

51- “Fe mebleğul ılmi fîhi ennehû beşerun
Ve ennehû hayru halkıllâhi küllihimi”

51- “O Allah’ ın Rasulü hakkında yaratılanların
bilgilerinin ulaştığı son nokta, O’ nun muhakkak
bir insan olduğu ve yüce Allah’ın yarattığı
bütün varlıkların hayırlısı bulunduğu hakikatıdır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٥٢}

وَكُلُّ آيٍ اَتَى الرُّسْلُ الْكِرَامُ بِهاَ

فََإِنَّمَا اتَّصَلَتْ مِنْ نُورِِهِ بِِهِــــمِ

52-“Ve küllü âyin eter rusülül kirâmü bihâ
Fe innemet tesalet min nûrihî bihimi”

52-“Allah Rasulü’nün dışında kalan diğer bilimum
peygamberlerin getirip gösterdikleri mucizeler,
sadece Allah’ın Rasulü’nün mübarek nurundan
onlara ulaşmıştır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٥٣}

فَإِنَّهُ شَمْسُ فَضْلٍ هُمْ كَوَاكِبُهَــا

يُظْهِرْنَ أنْوَارَهَا لِلنَّاسِ فيِ الظُُّلَـمِ

 

53-“Fe innehû şemsü fadlin hüm kevâkibühâ
Yuzhime envârahâ lin nâsi fiz zulemi”

53-“Muhakkak ki Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm
bir fazilet güneşi, diğer peygamberler ise karanlıkta
insanlara O güneşin ışığını aksettiren yıldızlardır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٥٤}

اَكْرِمْ بِِخَلْقِِ نَبِِيٍّ زَانَهُ خُلـُـــقٌ

بِِالْحُسْنِ مُشْتَمِلٍ بِِالْبِِشْرِ مُتَّسِـــــمٍ

 

54-“Ekrim bi halkı nebiyyin zânehû hulükun
Bil husni müştemilin bil bişri müttesimi”

54- “Yüce Allah, O sevgili Habîbi’nin yaratılışını ne ulvi bir ikramla vücuda getirmiştir! Güzellikle bezenmiş güler yüzlülükle nişanlanmış ve böylece çok yüksek olan güzel ahlâk ve ebedi tertemiz olan zâtı varlığını süslemiştir”

 

Bu beyitlerden 57 nci beyitlere kadar. Büyüklerden Umeradan hacetlerinin reva olması için akdillisan için mücerrebtir.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٥٥}

كَالزََّهْرِِ فيِ تَرَفٍ وَالْبَدْرِ في شَرَفٍ

وَالْبَحْرِِ في كَرَمٍ وَالدَّهْرِ فِي هِمَمٍ

55- “Kez zehri fî terafin vel bedri fî şerâfin
Vel bahri fî keremin ved dehri fî himemi”

55- “O Peygamber-i Zişan Efendimiz yumuşak huyluluk ve nezâkette çiçek gibi, şan ve şerefte ayın ondördü gibi , kerem ve cömertlikte denizler kadar
himmetlerinde ise zaman gibidir(Sonsuz derecede himmet sahibidir)”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٥٦}

كَاَنَّهُ وَهْوَ فَرْدٌ فيِ جَلاَلَتـِـــهِ

فيِ عَسْكَرٍ حِينَ تَلْقَاهُ وَفيِ حَشَـمٍِ

56- “Ke ennehû ve hüve ferdün fî celâletihî
Fî askerin hıyne telkâhü ve fî haşemi”

56- “O Allah Rasulü her zaman celâlet ve heybette
bulunduğundan , şayet yalnız halinde onunla
karşılaşacak olsan, O’nu sanki muazzam bir asker
birliği arasında ve bir alay hizmetkarlar içinde
sanırdın”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٥٧}

كَأنَّمَا اللُّؤْلُؤُ الْمَكْنُونُ فِى صَدَفٍ

مِنْ َمعْدِنَيْ مَنْطِقٍ مِنْهُ ومُبْتَسَــمٍ


57- “Keennemel lü’lüül meknûnü fî sadefin
Min ma’denî mantıkın minhü ve mübtesemin”

57- “Sedef içerisinde korunmakta olan inci , adeta
Peygamber Efendimiz’in mübarek sözleri ve
tebessümünün madenindendir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٥٨}

لاَ طِيبَ يَعْدِلُ تُرْباً ضَمَّ أعْظُمَـــهُ

طُوبَى لِمُنْتَشِقٍ مِنْهُ وَمُلْتَثِـــــمٍ

58- “Lâ tıybe ya’dilü türben dumme a’zamehû
Tûbâ li münteşikin minhü ve mültesimi”

58- “Peygamber Efendimiz ’ in mübarek kemiklerini
kaplıyan toprağa muadil hiçbir güzel koku yoktur Ne mutlu o toprağı koklayana ve öpene!”

Bu beyitleri 63 beyitlerine kadar. Hacca gidecek olan kişi zağferan ve gül suyu ile yazıp sonra abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra boynuna taksa ve bir tane daha yazıp para kesesine koysa malı ve evladı iyali gözüne gözükmeyip hacca azamet eder aklı bunlarda kalmaz. Malıda bereketlenir.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

 

Dördüncü Bölüm: Efendimizin (s.a.v) Veladeti Hakkında

 

بسم الله الرحمن الرحيم

{٥٩}

أَباَنٍ مَوْلِدُهُ عَنْ طِيبِ عُنْصُــرِهِ

يَا طِيبَ مُبْتَدَءٍ مِنْهُ وَمُخْتَتَــــمٍِ

59- “Ebâne mevliduhû an tıybi unsurihî
Yâ tıybe mübtedein minhü ve muhtetemi”

59- “Allah Rasulü’nün mayasının pak olması sebebiyle yüce Allah duğuşu sırasında O’na birçok harika göstermiştirEy akıl sahibleri! O Nebiyyi Zişan’ın hayatının ilk anından son demine kadar ki iyiliğe ve temizliğine dikkatle bakın ki,gerçeği görebilesiniz”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٦٠}

يَوْمٌ تَفَرَّسَ فِيهِ الفُرْسُ أنَّهُــــمُ

قََدْ أُنْذِروُا بِحُلُولِ اْلبُؤُْسِ والنِّقـَمِ

 

60- “Yevmün teferrase fîhil fürsü ennehümü
Kad ünzirû bi hulûlil bü’si ven nikami”

60- “Rasulü Ekrem Efendimizi’in dünyaya geldiği gün öyle muazzam bir gündür ki, kendilerini kuşatacak gam,keder vb azab ve sıkıntıların gelmesiyle korkutulduklarını gördükleri bazı olaylar sebebiyle akıllarını çalıştırıp o günün önemini anladılar”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٦١}

وَبَاتَ اِيْوَانُ كِسْرَى وَهْوَ مُنْصَدِعٌ

كَشَمْلِ أَصْحَابِ كِسْرَى غَيْرَ مُلُتَئِـمٍِ

61-“Ve bâte iyvânü kisrâ ve hüve münsadiun
Ke şemli eshâbi kisrâ ğayrâ mülteimi”

61- “Allah Rasulü’nün doğduğu gün, Kisrâ’nın bir daha toplanmaz dost ve askerleri dağıldığı gibi İran hükümdarı da sarayı yıkılmış olduğu halde geceledi”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٦٢}

وَالنَّارُ خَامِدَةُ الأنْفَاسِ مِنْ اَسَـفٍ

عَلَيْهِ وَالنَّهْرُ سَاهِيِ الْعَيْنِ مِنْ سَدَمٍ

 

62- “Ven nâru hâmidatül enfâsi min esefin
Aleyhi ven nehru sâhil ayni ves sedemi”

62- “Allah Rasulü’nün dünyaya gelmesi ve Kisrâ’nın sarayının yıkılmasının verdiği üzüntü üzerine ateşperestlerin yaktıkları ateş, nefesini kesip sönmüş ve faydalandıkları Fırat Nehri’de hüzün ve nedâmetinden mecrasını unutmuştur”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٦٣}

وَسَاءَ سَاوَةَ أَنْ غَاضَتْ بُِحَيْرَتُهَــا

وَرُدَّ وَاِردُهَا بِالْغَيْظِ حِينَ ظَمِــي

 

63- “Ve sâe sâvete en ğadat bu hayratühâ
Ve rüdde vâridühâ bil ğayzı hıyne zamî”

63- “Sava gölünün yere batması ile suyunun kuruması Sava şehri halkını ümidsiz ve kederli bıraktı;göle gitmiş olanlar susuz, öfkeli ve hiddetli bir şekilde ümidsiz olarak dönmüş oldular”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٦٤}

كَأَنَّ بِاِلنَّارِ ماَ بِالْمَاءِ مِنْ بـَـــلَلٍ

حُزْناً وَباِلْمَاءِ مَا بِِالنَّارِ مِنْ ضَــرَمٍ

64- “Ke enne bin nâri mâ bil mâ min belelin
Huznen ve bil mâi mâ bin nâri min darami”

64- “Hüznünden ve gamından öyle bir hal meydana gelmiş ve ateş öyle bir sönmüştü ki, ateşte adeta suda bulunan rutubetten eser vardıVe su öyle kurumuştu ki sanki suda, ateşte bulunan hararetten eser vardı”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٦٥}

وَالجِنُّ تَهْتِفُ وَاْلأنْوَارُ سَاطِعَــةٌٌ

وَاْلحَقُّ يَظْهَرُ مِنْ مَعْنىً وَمِنْ كَلِـمٍ


65- “Vel cinnü tehtifü vel envârü sâtıatün
Vel hakku yazheru min ma’nen ve min kelimi”

65- “Allah Rasulü’nün doğduğu gece cin tayfaları görünmeden Efendimiz’in dünyaya teşrifini müjdeleyen sesler çıkarıyor, Rasulullah’ın nurları alemi aydınlatıyor ve O’nun Peygamber olarak geliş hakikati manen ve lafzan açığa çıkıyordu”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٦٦}

عَمُوا وَصَمُّوا فَإعْلاَنُ الْبَشَائِرِ لَــمْ

لَمْ تُشَمِ وَ باَرِقََتُ اْلاِنْذَارِ تُسْمَعْ

66- “Amû ve sammû fe ılânül beşâiri lem
Tüsma ve bârikatül inzâri lem t’üşemi”

66- “Müşrikler, putperestler ve kafirler kör ve sağır hükmünde oldular da Allah Resulü’nün geldiği müjdesinin ilânı onlarca işitilmedi ve tehdit şimşekleri onlarca görülmedi

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٦٧}

مِنْ بَعْدِ مَا أخْبَرَ اْلأقْوَامَ كَاهِنُهُمْ

بِأَنَّ دِينَهُمُ الْمُعْوَجَّ لَمْ يَقـُــــمِ

67- “Min bâ’di mâ ahberal akvame kâhinühüm
Bi enne dînehümül mu’vecce lem ye kumi”

67-“O müşrik, kafir ve putperest kavimlerin gaybden haber verdiklerini iddia eden kâhinleri, eğri,bozuk ve değiştirilmiş dinlerinin katiyyen devam edemeyeceğini haber verdikleri halde onlar yinede inkara devam ettiler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٦٨}

وَبَعْدَ مَا عَايَنُوا فِيِ اْلأُفُْقِِ مِنْ شُهُبٍ

مُنْقَََضَّةٍ وَفْقَ مَا فِي اْلأَرْضِ مِنْ صَنَمٍ

 

68-“Ve ba’de mâ âyenû fil üfki min şühübin
Münkaddaten Vefka mâ fil erdı min sanemi”

68- “Ve Efendimiz’in doğduğu gece ufukta şeytanların üzerine yıldızların atılmasını ve buna uyumlu şekilde gene o gece yeryüzünde bulunan putların yüzleri ezerine yıkılıp düştüklerini gördükleri hâlde yine o kafir ve putperestler sapıklık üzere kalıp hakikati görmediler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٦٩}

حَتَّى غَدَا عَنْ طَرِِيقِِ الْوَحْيِِ مُنْهَزِمٌ

مِنَ الشَّيَاطِينِ يَقْفُو إثْرَ مُنْـــهَزِمِ

 

69-“Hatta ğadâ antarîkıl vahyi münhezimi
Mineş şeyâtıyni yakfâ isrâ münhezimi”

69- “Hatta şeytanlar vahiy yolu olan semadan öyle
hezimete uğramış olarak gitti ki, şeytanlardan kaçan biri şaşırıp gideceği yeri bilemediğinden kaçan bir
şeytanın izine tabi olmuştur”

Bu beyitleri 71 nci beyitlere kadar.  Savaş zamanı kıbleye doğru bu beyitleri 57 kere okuyup savaşa girse düşmanlarından mahfuz olur hakteala hıfz eder. ve düşmanları öldürmeye muktedir olamaz.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٧٠}

كَأَنَّهُمْ هَرَباً أبْطَالُ أبْرَهـَـــــةٍ

أَوْ عَسْكَرٌ بِالْحَصَى مِنْ رَاحَتَيْه ِرُمِى

 

70- “Ke ennehum heraben ebtâlü ebrehetin
Ev askerun bil hasâ râhateyhi rumî”

70- “Şeytanlar semâdan öyle kaçtılar ki , güya onlar
Ebrehe’nin kahramanları!!!Kaçarken gösterdikleri sürat ve telaş Allah Rasulü’nün iki avucundan atılan çakıl taşlarından perişan olup kaçan müşrik askerlerinin haline benziyordu Onlarda kaçarak semayı terkettiler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٧١}

نَبْذاً بِهِ بَعْدَ تَسْبِيِحٍٍ بِِبَطْنِهِمــَـــا

نَبْذََ الْمُسَبِّحِ مِنْ أَحْشَاءِ مُلْتَقـِـــمٍ

71- “Nebzen bihî bâ’de tesbîhin bi batnihimâ
Nebzel müsebbihi min ahşâi mültekımi”

71- “Peygamber Efendimiz’in iki avucu içine aldığı taşlar tesbih ettikten sonra öyle bir atıldı ki, bu atılış tesbih edici Yunus aleyhisselâm’ın onu yutan balığın karnından atıldığı gibi oldu”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

Beşinci Bölüm: Efendimizin (s.a.v) Dua ve Davet Mucizeleri

بسم الله الرحمن الرحيم

{٧٢}

جَاءَتْ لِدَعْوَتِهِ اْلأَشْجَارُ سَـــاجِدَةً

تَمْشىِ إلَيْهِ عَلَى سَاقٍٍ بِلاَ قـَـــدَمٍِ

72- “Câet li da’vetihil eşcâru sâcideten
Temşî ileyhi alâ sâkın bi lâ kademi”

72- “Ağaçlar O Allah Rasulü’ne boyun eğerek ayaksız,
kök ve dallarının üzerinde yürüyüp davetine geldiler”

Bu beyitler 79 ncu beyitlere kadar.  İhfa için bir oğlak derisine misk ve kafur ile Zuhal saatinde hali bir mekanda bu beyitleri yazar. Yazarken günlük buhur edilir. Ve……. kıraat edilir.  Yatsı namazından sonra sağ pazuna takarsın. Ve bir miktar toprak alıp sağ tarafına atarsın atarken şahetil Vucuh dersin bu şekilde ön arka sol taraflarınada toprak atarsın. Bu hirz takılı oldukça gözükmezsin.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٧٣}

كَأنَّمَا سَطَرَتْ سَطْراً لِمَا كَتَـــبَتْ

فُرُوعُهَا مِنْ بَدِيعِِ الْخَطِِّ فيِِ اللَّقَََـمِ

73- “Ke ennemâ setarat setran limâ ketebet
Fürûuhâ min bedîil hattı fil lekami”

73- “Allah Rasulü’nün huzuruna gelirken, ağaçların kökleri ve dallarının yol üzerinde yazdığı gayet güzel ve garip yazıyı süslemek için sanki düzgün çizgi ve satır çizmiş idi”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٧٤}

مِثْلُ الْغَمَامَةِ أنَّى سَارَ سَائِــــرَةً

تَقِيهِ حَرَّ وَطِيسٍ لِلْهَجِيرِ حَــــمىِ

 

74- “Mislül ğamâmeti ennâ sâra sâiraten
Tekıyhi harra vatıysin lil hecîri hamî”

74- “O Allah Rasulü’nün huzuruna gelen ağaçlar, Allah’ın Rasulü nereye gitse ayrılmayıp onunla giden ve günün ortasında kızgın fırın gibi olan güneşin sıcaklığından onu koruyan bulut gibidir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٧٥}

أقَْسَمْتُ بِِالْقََمَرِ الْمُنْشَقِّ إنَّ لـَــهُ

مِنْ قَلْبِِهِ نِسْبَةًً مَبْرُورَةَ الْقََسَــــمِ

75- “Aksemtü bil kameril münşakkı inne lehû
Min kalbihî nisbeten mebrûratel kasemi”

75- “Allah’ın Rasulü’nün işaretiyle yarılıp iki parça olan ayın Rabbına gerçek ve doğru yemin ile yemin ederim ki, o ayın melekler tarafından yarılmış olan Allah Rasulü’nün kalbine benzeyişi ve münasebeti vardır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٧٦}

وَمَا حَوَى الْغََارِ مِنْ خَيْرٍ وَمِنْ كَرَمٍ

وَكُلُُّ طَرْفٍ مِنَ الْكُفَّارِ عَنْهُ عَــِمى


76- “Ve mâ havel ğâru min hayrin ve min keramin
Ve küllü tarfin minel küffâri anhü amî”

76-“Allah Rasulü’nün mucizelerinden şunu hatırla ki, en güzel ahlâka sahip olan Rasulü Ekrem Efendimiz’i ve O’nun arkadaşı, kerem sahibi Hazret-i Ebu Bekr’i (ra) mağara bir araya getirmiş ve kafrlerden hepsinin gözleri kör olup, mağaranın sakladığı o iki zatı görmemişlerdir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٧٧}

فَاالصِّدْقُ فيِِ الْغََارِ وَالصِّدِّيقُ لَمْ يَرِمَا

وَهُمْ يَقُولُونَ مَا بِِالْغَـَارِ مِــنْ اِرَمٍ

 

77- “Fes sıdkı fil ğari ves sıddîku lem yerimâ
Ve hüm yekûlûne mâ bil ğâri min erimi”

77- “Bütün davasında gerçek özelliklerinde pırıl pırıl Rasulü Ekrem Efendimiz Ebû Bekr’i Sıddık ile beraber mağarada birbirlerinden ayrılmadıkları halde düşmanları onları göremedilerVe -Bu mağarada kimseler yok- dediler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٧٨}

ظََنُّوا الْحَمَامَ وَظََنُّوا الْعَنْكَبُوتَ عَلَى

خَيْرِ الْبَرِيَّةِ لَمْ تَنْسُجْ وَلَمْ تَحُــــمِ

 

78- “Zannül hamâme ve zannül ankebûte alâ
Hayril beriyyeti lem tensüc ve lem tehumi”

78- “Kafirler, güvercinlerin kısa zamanda kainatın efendisi HzMuhammed Aleyhisselam’ın bulunduğu mağara üzerine yuva ve yumurta yapıp dolaşmayacağını sandıkları gibi, örümceğinde az zamanda mağara üzerine ağ öremeyeceğini sandılar”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٧٩}

وِقَايَةُُ اللهِ أغْنَتْ عَنْ مُضَاعَفَـــةٍِ

مِنَ الدُّرُوعِ وَعَنْ عَالٍ مِنَ الأُطـُمِ

 

79- “Vikâyetullâhi ağnet an müdâafetin
Mined dürûı ve an âlin minel ütumi”

79- “Yüce Allah’ın sevgili Habibi’ni ve mağara dostu HzEbu Bekir’i vikâye etmesi, kat kat zırhlardan ve yüksek kalelerden onları müstağni kılmış ve başka korunma şekline ihtiyaç bırakmamıştır”
korkulu anlarda ve korkulan zararlı yerlerden geçerken bu beyitler okunsa biiznillah her türlü zararlardan ve beladan korunur. Zararlı haşeratların olduğu yerde 7 veya 9 kere okuyarak etrafına daire çizse o kimseye bir zarar dokunmaz.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٨٠}

مَا سَاَمَنِى الدَّهْرُ ضَيْماً وَاسْتَجَرْتُ بهِ

إلاَّ وَنِلْتُ جِوَاراً مِنْهُ لَمْ يُضَــــمِ


80- “Mâ sâmaniyed dehru daymen vestecartü bihî
İllâ ve niltü civâran minhü lem yüdami”

80- “Zamanın bana zulmetmesiyle O Allah Resulü’nün kuvvetli himayesine yaptığım ilticalarımda nail olmadığım iltica vuku bulmamıştır”

Bir kimse sefere gurbete giderken bu beyitin ilkini yazıp evine koysa ikinci beytini yanında götürse biiznillah salimen evine döner. Askere gidenlere tavsiye edilir.

Yine bu beyitleri 81 nci beyitlerle beraber hapis olanlar veya zalimlerin zulmünden korkanlar 27 kere her namazdan sonra okursa bu sıkıntılarından kurtulurlar.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

 

{٨١}

وَلاَ الْتَمَسْتُ غِنَى الدَّارَِيْنِ مِنْ يَدِهِ

إلاَّ اسْتَلَمْتُ النَّدَى مِنْ خَيْرِِ مُسْتَلَمٍِ

81- “Ve leltemestü ğıned dârayni min yedihî
İllestelemtün nedâ min hayri müstelemi”

81- “Kendisinden iyilik görülenlerin en hayırlısı Allah Rasulü’nün elinden, dünya ve âhiret zenginliğini her ne zaman istemiş isem, O’ndan in’am ve ihsan almadığım istediğimi bulamadığım vaki değildir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٨٢}

لاَ تُنكِرِ الْوَحْيَ مِنْ رُؤْيَاهُ إنَّ لَــهُ

قَلْباً إذَا نَامَتِ الْعَيْنَانِ لَمْ يَنَـــمِ


82-“ Lâ tünkirul vahye min rü’yahü inne
lehû kalben izâ nâmetil aynâni lem yenemi”

82- “O Allah’ın Rasulü’ne rüyasında gelen vahyi, rüyada geldiğinden dolayı sakın inkar etmeO’nun öyle bir uyanık kalbi vardır ki, gözleri uyuduğu zaman O’nun kalbi yine uyanıktı ve etrafında olup bitenleri görür ve duyardı”


bu beyti 83 ncü beyitle beraber yazıp bunu tatlı bir şerbetle mahvedip 5 veya 7 gün aç karnına içse hafızası kuvvetlenir duyduklarını unutmaz.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٨٣}

فَذَاكَ حِينَ بُلُوغٍٍ مِنْ نُبُوَّتـِـــهِ

فَلَيْسَ يُنْكَرُ فِيهِ حَالُ مُحْتَلِــــمٍِ

83- “Fe zâke hıyne bülûğun min nübüvvetihî
Fe leyse yünkeru fîhi hâlü muhtelemi”

83- “O rüyada meydana gelen vahiy Efendimiz’in nübüvvet mertebelerine ulaştığı zamanda idiO durumda rüya gören hali inkar olunamaz”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٨٤}

تَبَارَكَ اللهُ مَا وَحْيٌ بِِمُكْتَسـَــبٍ

وَلاَ نَبَِيٌّ عَلىَ غَيْبٍ بِِمُتَّهَـــــمٍِ

84- “Tebârekallâhü mâ vahyün bi müktesebin
Ve lâ nebiyyün alâ ğaybin bi müttehimi”

84- “Yüce Allah’ın şanı ne büyüktür ki, vahiy hiçbir nebi için çalışmakla kazanılmamış, elde edilmemiştirGayp ile töhmetlenen, yani gaybtan haber verişlerinde yanılma ve hatası görülen hiçbir peygamber yoktur”

Bu beyti 85 nci beyitle beraber sara illeti olan şahsın alnına yazarsa veya bir beyaz beze yazıp burnuna tütsü edilirse biiznillah iyleşir. Sonra kurandan koruyucu olan bir ayeti veya sureyi (mesela Ayetelkürsi) beyitle beraber yazıp hastaya taşıtılır.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٨٥}

كَمْ أبْرَأَتْ وَصَباً بِِاللَّمْسِ رَاحَتُـهُ

وَأطْلَقََتْ أَرِِباً مِنْ رِبْقََةِ اللَّمَـــمِ


85- “Kem ebraet vasaben bil lemsi râhatühû
Ve atlakat eriben min ribkatil limemi”

85- “Allah Rasulü çok kerre mübârek avucunu sadece hastaya sürmekle onu şifaya kavuşturmuş ve çok kerrede dertli ve muhtaçları cinnet hastalığından kurtarmıştır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٨٦}

وَأَحْيَتِ السُّنَّةَََ الشَّهْبَاءَ دَعْوَتـُــهُ

حَتَّى حَكَتْ غُرَّةً فِي اْلأَعْصُرِِ الدُّهُمِ

 

86- “Ve Ahyetis seneteş şehbae da’vetühû
Hattâ haket ğurraten fil a’surid dühümi”

86- “Allah’ın Rasulü’nün duası kurak ve kıtlık senesini öyle ihya ettiki , o sene, diğer zamanlar içinde kara atın alnındaki beyaz nişana benzer en parlak sene oldu”


bu beyitleri 88 nci beyitlere kadar.  Bir hateme yazıp bostanda veya malında bolluk ve bereket için bir ağaca asar. Zuhalin son saatinde yazar. Gece olsun gündüz olsun ne zaman yazarsa yazarken beyitleri kıraat eder ve ud buhur eder.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٨٧}

بِِعَارِضٍ جَادَ أوْ خِلْتَ الْبِِطاَحَ بِهَـا

سَيْباً مِنَ الْيَمِّ أوْ سَيْلاً مِنَ الْعـرِمِ

87- “Bi ârıdın câde evhıltel bitâha bihâ
Seyben minel yemmi ev seylen minet arimi”

87- “Efendimiz (sav)’in duâsının kıtlık senesini ihya etmesi bir bulutun cömertçe bol yağmur yağdırması sebebiyle olmuşturBulut o dereceye kadar yağmur döktü ki, sen görseydin, geniş vadileri denizden kanallar yahut taşmakla Sebe’ beldesini harad eden Arim vadisinin seli sanırdın”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

Altıncı Bölüm: Kuran-ı Kerim ve Onun Mehdi Hakkında

 

بسم الله الرحمن الرحيم

{٨٨}

دَعْنيِ وَوَصْفِيَ آيَاتٍ لَهُ ظَهَــرَتْ

ظُهُورَ نَارِِ الْقِرَى لَيْلاً عَلَى عَلَــمٍِ

 

88- “Da’nî ve vasfî âyâtin lehû zaherât
Zuhûra nâril gırâ leylen alâ alemi”

88- “Allah’ın Rasulü’nün, gece yüksek dağlar üzerinde parlayıp her taraftan görülen ziyafet ateşi gibi aşikâr olan mucizelerini tarif ve vasfetmem için engel olma, beni halime bırak”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٨٩}

فَالدُّرُّ يَزْدَادُ حُسْناً وَهْوَ مُنْتَظِــمٌ

وَلَيْسَ يَنْقُصُ قَََدْراً غَيْرُ مُنْتَظِــمٍِ

89- “Feddürrü yezdâdü husnen ve hüve müntezamün
Ve leyse yenkusu kadran ğayra müntezami”

89- “İnci muntazam olarak dizilmiş olursa güzelliği artar Fakat haddi zatında kıymetli olduğundan, gayri muntazam olmakla da kadrü kıymeti eksilmez”
bu beyit 90 ncı beyitle beraber. Kekeme olanlar ve düzgün fesahat konuşmak isteyenler zağferan ve gülsuyuyla yazıp su ile mahvedip uyku vaktinde ve bir defa da uyandığında içmeye devam ederlerse biiznillah konuşmaları düzelir.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٩٠}

فَمَا تَطَاَوَلَ آمَالُ الْمَدِيحِ إلـَـــى

ما فِيهِ مِنْ كَرَمِ الأخْلاَقِِ وَ الشِّيَمِ

90- “Fe mâ tetâvele âmâlül medîhi ilâ
Mâ fîhi min keramil ahlâkı veş şiyemi”

90- “Allah’ın Rasulü’nü öven kimsenin, arzu ve emelinin,
bütün güzel huylardan ve makbül adetlerden temayüz etmiş bulunan ve o zatı tam olarak anlatmaya uzanmasında ne fayda vardır ki, O’nu hakkıyla zaten övmek mümkün değildir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٩١}

آيَاتُ حَقٍّ مِنَ الرَّحْمَنِ مُحْدَثـَــةٌٌ

قََدِيمَةٌٌ صِفَةُُ الْمَوْصُوفِ بِالْقِــدَمِ

 

91- “Ayâtü hakkın miner Rahmâni muhdesetün
Kadîmetün sıfatül mavsûfi bil kıdemi”

91- “Allah’ın Resulü’nün mucizelerinden biri ve hatta en büyüğü, Rahman olan yüce Allah tarafından gönderilen hak ayetlerdir ki, lafız ve nuzülü itibariyle muhdes, mana itibariyle kadîmdirBu kıdem sıfatı ‘Kadîm’ sıfatıyla mavsuf olan yüce Allah’ın sıfatıdır”

Bu beyit 104 ncü beyitlere kadar. Hafızlıkla meşgul olanlar zağferan ile bir kağıda yazıp safir ile boynuna asıp göğsünün hizasına gelecek şekilde taşırlarsa kısa sürede Kitabullahı Hıfz eder.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٩٢}

لَمْ تَقْتَرِِنْ بِِزَمَانٍ وَهْيَ تُخْبِِرُنــَـا

عَنِِ الْمَعَادِ وَعَنْ عَادٍ وَعـَنْ إِِرَمِ

 

92- “Lemm takterin bi zemânin ve hiye tuhbiruna
Anil meâdi ve an âdin ve an iremi”

92- “Kur’an-ı Kerim’in manaları bize öldükten sonra dirilmekten, gelip geçmiş olan Ad kavminden ve İrem’den haber veriyor ki, bu haliyle bir zamana mukarin ve mahsus değildir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٩٣}

دَامَتْ لَدَيْنَا فَفَاقََتْ كُلَّ مُعْجِـزَةٍ

مِنَ النَّبِِيِّينَ إذْ جَاءَتْ وَلَمْ تَــدُمِ

 

93- “Dâmet ledeynâ fe fâkat külle mu’cizetin
Minen nebiyyîne iz câet ve lem tedümi”

93- “Kur’an-ı Kerim kıyamete kadar tahrif olunmadan bizim yanımızda daima mahfuz bulunmakla diğer peygamberlerin bütün mucizelerinden üstün olmuşturÇünkü o peygamberlerle gelen mucizeler, zamanlarına mahsus kalıp daimi olmamıştır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٩٤}

مُحَكَّمَاتٌ فََمَا يُبْقِينَ مِنْ شُبـَــهٍ

لِذِى شِقاقٍٍ وَلا يَبْغِينَ مِنْ حَكَـمٍ

94- “Muhâkkemetün fe mâ yübkıyne min şühebin
Li zî şikâkın ve lâ yebğıyne min hâkemi”

94- “Kur’an-ı Kerim ayetlerinin hükümleri muhalif ve muarız olanlara şüphe bırakmayacak derecede kat’i ve bâkidir ve başka bir hakem ve delil aramayada muhtaç değildir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٩٥}

مَا حُورِِبَتْ قََطُُّ إلاَّ عَادَ مِنْ حَـرَبٍ

أعْدَى اْلأعَادِي إِلَيْهَا مُلْقِيَ السَّلَمِ

 

95- “Mâ hûribet katta illâ âde min harabin
A’del eâdî ileyhâ mülkıyes selemi”

95- “Kur’an-ı Kerim ayetlerine karşı katiyyen muaheze ve muaraza olunmamıştır ki, neticede düşmanların en şiddetlileri dahi teslimiyet ve inkıyad göstererek acziyyetlerinden dolayı davalarından dönmüş olmasınlar”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٩٦}

رَدَّتْ بَِلاَغَتُهَا دَعْوَى مُعَارِضِهـَـا

رَدَّ الْغََيُورٍِ يَدَ الْجَانِي عَنِ اْلحُـرَمِ

96- “Raddet belâğatühâ da’vâ muârıdıhâ
Raddel ğayûri yedel cânî anil hurami”

96- “Kur’an-ı Kerim’in feahat ve belagatı, muarrızının davasını, iffet sahibi olan erkeğin ailelerine uzanan cani eli men edişi gibi reddetmiştir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٩٧}

لَهَا مَعَانٍ كَمَوْجِِ الْبَحْرِ فيِِ مَـدَدٍ

وَفَوْقَ جَوْهَرِهِ فِي الْحُسْنِ وَاْلقِيَـمِ

 

97- “Le hâ meânin ke mevcil bahri fî mededin
Ve fevka cevherihî fil husni vel kıyemi”

97- “Kur’an-ı Kerim ayetlerinin birbirini takviye hususunda deniz dalgaları gibi olan anlamları vardırVe hatta Kur’an’ın anlamları güzellik, kıymet ve değerde inci, elmas gibi deniz cevherinin üzerindedir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{٩٨}

فََلا تُعَدُّ وَلاَ تُحْصَى عَجَائِبُهـَـــا

وَلاَ تُسَامُ عَلَى اْلإِكْثََارِِ باِلسَّــأَمِ

98- “Fe lâ tüaddü ve lâ tuhsâ acâibühâ
Ve lâ tüsâmü alel iksâri bis seemi”

98- “Kur’an-ı Kerim’in eşsizliği sayılmaz ve hesaba gelmez Zapt ve kayda edilmez ve aynı zamanda çok tekrar edilip okınmakla usanç vermez ve bu yüzden terk edilmez”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{٩٩}

قََرَّتْ بِهَا عَيْنُ قََارِِيهَا فَقُلْتُ لََــهُ

لَقَدْ ظَفِرْتَ بِِحَبْلِ اللهِ فَاعْتَصِـــمِ

99- “Karrat, bihâ, aynü, kârîhâ, fe, kultü, lehû
Le kad zaferte bi hablillâhi fa’tesımi”

99- “Kur’an-ı Kerim okuyanın gözleri onun ayetleriyle nurlandı Ona -muhakkak sen en sağlam tutanak olan Allah kelamı ile muzaffer oldun Artık bırakmayıp ona sımsıkı yapış- dedim”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

{١٠٠}

إِنْ تَتْلُهَا خِيفَةًً مِنْ حَرِّ نَارِ لَظَــى

أطْفَأْتَ نَارَ لَظَى مِنْ وِِرْدِهَا الشَّبِـِم

100- “İn tetlühâ hıyfeten min harri nâri lezâ
Etfâ’te harrâ lezâ min virdiheş şiyemi”

100- “Eğer Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini cehennemin şiddetli ateşinden korktuğundan dolayı okursan, okuduğun Kur’an’ın soğuk suyundan yardım görüp cehennem ateşini söndürürsün”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi

 

{١٠١}

كَأنَّهَا الْحَوْضُ تَبْيَضُّ الُْوُجُوهُ بِـهِ

مِنَ الْعُصَاةِ وَقَدْ جَاؤُوهُ كَالْحُمَــمِ

101-“Ke ennehel havzu tebyazzul vücûhü bihî
Minel usâtı ve kad câühû kel humemi”

101-“Kur’anı Kerim’in ayetleri,Kevser Havzı gibidirŞöyle ki: Mahşer de simsiyah kömür gibi gelen asilerin yüzleri o Kevser Havzı ile beyazlaşıp parladığı gibi, Kur’an-ı Kerim de onu okuyana şefaatçı olur ve yüzünü nûrlandırıp parlatır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ Habibike hayr’il-halkı küllihimi

 

{١٠٢}

وَكَالصِّرَاطِ وَكَالْمِيزَانِ مَعْدِلَــةًًً

فَالْقِسْطُ مِنْ غَيْرِهَا فيِ النَّاسِ لَمْ يَقُمِ

102-“Ve kes sırâtı ve kel mîzâni ma’dileten
Fel kıstu min ğayrihâ Gin nâsilen yekumi”

102-“Kur’an-ı Kerim ayetleri,doğruluk ve düzgünlükten bakımından Sırat-ı Müstakim gibi adalet bakımından da hassas bir terazi gibidir İnsanlar arasında o Kur’an ayetlerinden başka hiçbir adalet kaim ve baki olamaz ve tahakkuk edemez”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ Habibike hayr’il-halkı küllihimi

{١٠٣}

لا تَعْجَبَنْ لِحَسُودٍ رَاحَ يُنْكِرُهـَــا

تَجَاهُلاً وَهْوَ عَيْنُ الْحَاذِقِ الْفَهِـــمِ

 

103-“Lâ’ta’ceben li hasûdin râha yünkiruha
Tecâhülen ve hüve aynül hâzikıl fehimi”

103-“Ey inanan insan ! Kur’an-ı Kerim’i iyi ve maharetle anladığı halde ,bilmezlikten ve anlamazlıktan gelerek Onu inkar edip giden hasedçinin bu haline sakın şaşma(Ona inanmak,çok üstün bir meziyettir)”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ Habîbike hayr’il-halkı küllihimi

{١٠٤}

قَدْ تُنْكِرُ الْعَيْنُ ضَوْءَ الشَّمْسِ مِنْ رَمَدٍ

وَيُنْكِرُ الْفَمُ طَعْمَ الْمَاءِ مِنْ سَـــقََمِ

104-“Kad tünkirul aynü dav’eş şemsinin ramedin
Ve yünkirul femü ta’mel mâi min sekami”

104-“Göz hastalıktan dolayı bazen güneşin ışığını inkâr edip görmez ve ağız da hastalıktan dolayı suyun tadını inkar edip anlamaz”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

 

Yedinci Bölüm: Efendimizin (s.a.v) Miracı Hakkında

 

بسم الله الرحمن الرحيم

{١٠٥}

يَا خَيْرَ مَنْ يَمَّمَ الْعاَفُونَ سَـــاحَتَهُ

سَعْياً َوفَوْقَ مُتُونِ الأَيْنُقِ الرُّسُـــمِ

105-“Yâ hayra men yemmemel,âfûne ,sahâtehû
Sa’yen ve fevka mütûnil eynükir rusümi”

105-“Ey gerek süratle yürüyerek ve gerek süratle yürüdüğü için iz bırakan develerin üzerinde olarak gelen muhtaçların ve hizmetine koşan taliblerin,evinin etrafı ve kapısının önüne iltica ettikleri kimselerin hayırlısı olan(Allah Rasulü !)”
bu beyit 115 nci beyitlere kadar. Düşmanlarına galip ve korkuktuklarından hürmet görmek isteyen bu beyitleri yazıp elbisesi içine göğsüne gelecek şekilde koyar veya diker. Bu şekilde onların meclisine giderse izzet ve hürmet bulur. Aynı şekilde karı ve koca veya ahbaplar arasında küslük olursa muhabbet olması için bu beyitler arslan derisine yazılıp biri taşır veya yastıklarının altına koyarsalar barışırlar.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ

Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٠٦}

وَمَنْ هُوَ الآيَةُ الْكُبْرَى لِمُعْتَبِـِــرٍ

وَمَنْ هُوَ النِّعمَةُ الْعُظْمَى لِمُغْتَنـِــمٍِ

 

106-“Ve men hüvel âyetül kübrâli mu’tebirin
Ve men hüven nı’metül uzmâli muğtenimi”
106-“Ve ey karini, kıymetini bilen, Sana itibar edenler için, Yüce Allah’ın kudret eserlerinden en büyüğü ve yaratılmışların en üstünü olan (Yüce Peygamber ) Ey varlığını en büyük nimet bilip ganimet sayanlar için ilâhi ni’metlerin en üstünü (Olan Nebi ) !”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٠٧}

سَرَيْتَ مِنْ حَرَمٍ لَيْلاً إلى حَــــرَمٍِ

كَمَا سَرَى الْبَدْرُ فِيِ دَاجٍ مِنَ الظُّلَمِ

 
107-“Serayte min Haraminleyken ilâ Harâmin
Kemâ seral bedrü fî dâcin minez zulemi”

107-“(Ey peygamberler şahı olan Allah Rasulü)! Sen,geceleyin,-karanlık gecede , onbeşindeki ayın karanlıklar arasından ışığını saçarak gittiği gibi-bir haremden,yani Kabe’den diğer hareme,yani Mescid-i Aksa’ya gitti”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٠٨}

وَبِِتَّ تَرْقََىَ إِلىَ أنْ نِلْتَ مَنْزِلَــةًً

مِنْ قََابَ قَوْسَيْنِ لَمْ تُدْرَكْ وَلَمْ تُرَمِ

 
108-“Ve bette terkâ ilâ en nilte menzileten
Min kâbe kavseyni lem tüdrek ve lem terumi”

108-“(Ey alemlerin övüncü olan Allah Rasulü!) Sen Kâbe Kavseyn’den ,hiç kimse tarafından erişilmemiş ve talep de edilmemiş ulvi mertebelere geceleyin yükseldin”

Erkekliği bağlanmış kişi üç adet kaynamış yumurtayı alır. Kabuklarını soyar iki yumartaya hurufu mukatta (Ayrık olarak) ile birinci beyti yazar üçüncüye ikinci beyti yazar iki yumurtayı Erkek üçüncü yumurtayı kadın yeseler düğüm çözülür biiznillah. Tecrübe olunmuştur.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ

Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٠٩}

وَقََدَّمَتْكَ جَمِيعُ الأنْبِيَاءِ بِهــَـــا

وَالرُّسْلِ تَقْدِيمَ مَخْدُومٍ عَلَى خَــدَمِ

 

109-“Ve kaddemetke cemîul enbiyâi bihâ
Ver rusülü takdîme mahdûmin alâ hademi”

109-“Ey şan ve şeref sahibi ulu Peygamber ! bütün nebiler ve rasuller, ulaştığın o menzilde ( veya Mescid-i Aksa’da ) hizmet olunmaya layık efendinin hizmetçileri üzerine takdimi gibi, Seni takdimle öne geçirip imâm edindiler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١١٠}

وَأنْتَ تَخْتَرِقُ السَّبْعَ الطِّبَاقَ بِهِــمْ

فِي مَوْكِبٍِ كُنْتَ فِيهِ صَاحِبَ الْعَلَمِ

 

110-“Ve ente tahterikus seb’at tıbâka bihim
Fî mevkibin künte fîhi sâhıbel alemi”

110-“(Ey Allah’ın Rasulü ! Sen Mi’rac gecesi) büyük melek topluluğu içinde, o çok büyük alayın sancak sahibi olduğun halde yedi kat gökleri yararak ve her birinde peygamberlerden birine uğrayarak ileri geçtin”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١١١}

حَتَّى إِذاَ لَمْ تَدَعْ شَأْواً لِمُسْــتَبِقٍ

مِنَ الدُّنُوِّ وَلاَ مَرْقىً لِمُسْـــــتَنِمٍِ

111-“Hattâ izâ lem teda’şe’ven li müstebikin
Mined dünüvvi velâ li müstenimi”

111-“Ey yüce Allah’ın Sevgili Habîbi! Sen Mi’rac gecesi öyle mertebeler yükseldin ki, Yüce Allah’a yaklaşmaya çalışan kimse için ulaşılacak başka bir mertebe ve nokta-i nihayet bırakmadın”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١١٢}

خَفَضْتَ كُلَّ مَقََامٍ بِاِْلإضــَـافَةِ إذْ

نُودِيتَ بِاِلرَّفْعِ مِثْلَ الْمُفْرَدِ الْعَلَــمِ

112-“Hafadte külle makâmin bil izâfeti iz
Nûdite bir ref’i mislel müfredil alemi”

112-“(Ey alemlerin öğünç kaynağı olan Allah Rasulü !) Ulvi bir sancağın tek olarak yükseklere çıkarıldığı gibi, Sen de yükselmek için çağrıldığın ve Mi’rac’a da’vet edildiğin zaman, diğer bütün makamları kendine nispetle geride bıraktın”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١١٣}

كَيْمَا تَفُوزَ بِوَصْلٍ أيِّ مُسْــــتَتِرٍ

عَنِ الْعُيُونِ وَسِرٍّ أيِّ مُكْتَتَـــــمٍِ

113-“Keymâ tefûzü bir vaslin eyyi müstetirin
Anil uyûni ve sirrin eyye müktetemi”

113-“( Ey şanlı Peygamber !) Sen, peygamberler ve melekler dahil, diğer bütün gözlerden tam olarak perdeli bulunan en büyük mertebelere ve tamamen gizlenmiş bulunan ilâhi sırlara ermede başarılı olmak için Mi’rac’a davet olundun”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١١٤}

فَحُزْتَ كُلَّ فِخَارٍ غَيْرَ مُشْــــتَرَكٍ

وَجُزْتَ كُلَّ مَقَامٍ غَيْرَ مُزْدََحَمٍ

 

114-“Fehurte külle fihârin ğayra müşterakin
Ve cüzte külle mekâmin ğayra mzüdehami”

114-“(Ey Allah’ın Rasulü !) Sen,iftahar edilmeye layık olan bütün faziletleri kendinde topladın ve yüce mertebelere yükseldin Ve sıkıntı çekmeksizin bütün makamları tek başına geçtin ve Makamı Mahmud’a eriştin”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١١٥}

وَجَلَّ مِقْدَارُ مَا وُلِّيتَ مِنْ رُتـَــبٍ

وَعَزَّ إدْرَاكُ مَا أوُلِيتَ مِنْ نِعَـــمٍِ

 

115-“Ve celle mikdârumâ vullite min rutebin
Ve azze idrâkü mâûlite min niami”

115-“(Ey Allah’ın Rasulü!) Rütbe olarak sana bahşolunan şefaat ve büyüklük mertebeleri öyle yüksek ve muazzam mertebelerdir ki, bunlara baktığında Sana verilen nimetlerin büyüklüğünü idrak etmek mümkün değildir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١١٦}

بُشْرَى لَنَا مَعْشَرَ اْلإسْلاَمِ إنَّ لَنـَــا

مِنَ الْعِنَايَةِ رُكْناً غَيْرَ مُنْهـَـــدِمٍِ

 

116-“Büşrâlenâ ma’şeral İslâmi inne lenâ
Minel ınâyeti ruknen ğayra münhedimi”

116-“Ey mü’minler topluluğu ilâhi inayet ve ihsân olarak verilmiş sarsılmaz bir sütun gibi kıyamete kadar değişmeden baki kalacak İslâm Şeriatı vardır

Bu beyit 126 ncı beyitlere kadar bir kimse sefere çıksa ve gideceği yerlerde sıkıntı görmemek izzet hürmet görmek için bu beyitleri zağferan ile yazıp taşısa bu hirz yanında oldukça gittiği her yerde hürmet muhabbet görür.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ

Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١١٧}

لَمَّا دَعَا اللهُ دَاعِينَا لِطَاعَتِـــــه

بِِأكْرَمِ الرُّسْلِ كُنَّا أكْرَمَ الأُمَـــمِ

 

117-“Lemmâ deallahü dâıynâ li tâatihi
Bi ekramir rusüli künnâ ekramel ümemi

117-“Yüce Allah,O’nun itaat ve ibâdetine bizleri da’vet ve irşad eden Peygamber Efendimiz’i Rasullerin Ekrem’i (En üstünü ) ifadesiyle andığı için, bizler de ümmetlerin en şereflisi,en üstünü olduk”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

 

Sekizinci Bölüm: Efendimiz (s.a.v) ve Ashabının Cihadı Hakkında

بسم الله الرحمن الرحيم

{١١٨}

رَاعَتْ قُلُوبَ الْعِدَا أنْبَاءُ بِِعْثََتِــهِ

كَنَبْأةٍ أجْفَلَتْ غُفْلاً مِنَ الْغَنَــــمِ

 
118-“Râat Kulûbel ıdâ enbâü bi’setihî
Ke neb’etin eclefet ğuflen minel ğanemi”

118-“Allah Rasulü’nün peygamberliğine ait haberler, gafil bulunan bir koyun sürüsünü arslanın kükreyip korkutması gibi, düşmanlarında kalplerini korkuttu”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١١٩}

مَا زَالَ يَلْقََاهُمُ فِيِ كُلِّ مُعْتَــرَكٍ

حَتَّى حَكَوْا باِلْقََنَا لَحْماً عَلَى وَضَـمٍِ

 
119-“Mâ zâle yelkâhüm fî külli mu’terakin
Hattâ hakev bil kanâ lahmen alâ vedami”

119-“Düşmanlar, sürgülenmek suretiyle kasapların et kütükleri ve çengelleri üzerinde kıyılmış etlere benzeyinceye kadar, Peygamber Efendimiz her savaş sırasında düşmanlara kavuşmak ve onlarla savaşmaktan vazgeçmemiştir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٢٠}

وَدُّوا الْفِرَارَ فَكَادُوا يَغْبِِطُونَ بِهِ

أشْلاَءَ شَالَتْ مَعَ العِقْبَانِ والرَّـخَمِ

 

 

120-“Veddül firâra fe kâdû yağbitûıne bihî
Eşlâe şâlet meal ıkbâni ver ruhami”

120-“(İslam düşmanları savaş meydanlarından) kaçmayı öylesine arzuladılar ki, neredeyse, kartal ve karakuşlar tarafından meydanlardan kaldırılıp uçuşan laşe parçalarına gıpta ettiler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٢١}

تَمْضىِ اللَّيَاليِ وَلايَدْرُونَ عِدَّتَهَا

ماَلَمْ تَكُنْ مِنْ لَيَالي اْلاَ شْهُرِ الْحُرُمِ

121-“Temdıl leyâlî ve lâ yedrûne ıddetehâ
Mâlem tekün min leyâlil eşhuril hurumi”

121-“Düşmanların şiddetli savaşlar yüzünden gece ve gündüzleri gelip geçerdi de savaşın haram olduğu bilinen dört aylar girmiş olmadıkça o günlerin sayısını ve hangi ayın geldiğini bilmezlerdi”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٢٢}

كأنَّمَا الدِّينُ ضَيْفٌ حَلَّ سَـاحَتَهُمْ

بِِكُلِّ قََرْمٍٍ إلَى لَحْمِ الْعِدَا قَـِـرَمٍِ

122-“Ke ennemed dînü dayfün halle sâhate hüm
Bi külli karmin ilâ rahmil îdâ karimi”

122-“İslam dini ,adeta , Ashab-ı Kiram’ın her bir vasıtasıyla gelen ve onların etlerine karşı gayet iştahlı olan kartal ve kara kuş gibi, düşmanların ortasına inip konan misafire benziyordu”

 

 

 

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٢٣}

يَجُرُّ بَحْرَ خَمِيسٍ فَوْقَ سـَــابِحَةٍ

تَرْمىِ بِمَوْجٍ مِنَ الأبْطَالِ مُلْتَطِــمٍِ

123-“Yecürru bahra hamîsin fevka sâhibatin
Termî bi mevcin minel ebtâli mültetımi”

123-“ Allah’ın Rasulü, dalgalar misali birbirini takip eden atlar üzerinde düşman üstüne sel gibi akan kahraman askerleri sevk ve idare ederdi”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٢٤}

مِنْ كُلِّ مُنْتَدِبٍ لِلَّهِ مُحْتَسِـــبٍ

يَسْطُو بِمُسْتَأصِلٍ لِلْكُفْرِ مُصْطَلِـــمٍِ

 

124-“Min külli müntedi bin lillâhi muhtesibin
Yestû bi müste’silin lil küfri mustalimi”

124-“Allah Rasulü’nün askerlere olan Ashab-ı Kiram ,her ilâhi daveti Allah rızası için kabul eden zümreden olup sadece ilâhi rızayı isteyen bir gurubu temsil etmektedir Bunlar, küfür ve dalâleti kökünden söküp atacak, küfür ve dalâlet ehlini helâk edecek silahlarla hücum ve hamle ederler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٢٥}

حَتَّى غَدَتْ مِلَّةُ اْلإسْلاَم ِوَهْيَ بِهِمْ

مِنْ بَعْدِ غُرْبَتِهَا مَوْصُولَةَََ الرَّحِــمِ

 

125-“Hattâ ğadet milletül İslâmi ve hiye bihim
Min ba’di gurbetihâ mevsûleter rahimi ”

125-“Allah Rasulü’nün sahabeleri o kadar cihad etmiştir ki,işte bu kahramanların himmet ve gayretleriyle İslâm dini gariplik devrini aştıktan sonra kuvvetlenmeye başlamış ve istenilen başarıyı da elde etmiştir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٢٦}

مَكْفُولَةًً أبَداً مِنْهُمْ بِخَـــيْرِ أبٍ

وَخَيْرِ بَعْلٍ فَلَمْ تَيْتَمْ وَلَمْ تَئِــــمِ

126-“Mekfûleten ebeden minhüm bi hayri ebin
Ve ba’lin fe lem teytem ve lem teimi”

126-“Yüce İslâm dini, O Ashab-ı Kiram’dan gelen hayırlı baba ve zevcelerin gayreti gibi kuvvetli yardım ile ebedi olarak düşmanların şerrinden mahfuz kalıp yetimlik ve dulluk çekmedi, sahipsiz kalmadı”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٢٧}

هُمُ الْجِبَالُ فَسَلْ عَنْهُمْ مُصَادِمَهُـمْ

مَاذَا رَآوْا مِنْهُمُ فِي كُلِّ مُصْطَدَمِ

 

127-“Hümül cibâlü fe sel anhüm müsâdimehüm
Mâzâ raev minhüm fî külli müstademi”

127-“O Ashab-ı Kiram kuvvet ve savaşa karşı dayanıklı olma bakımından dağlar gibidir Onlardan müsademe eden kafirlerden sor, her müsademe ve savaş yerinde olanlardan ne kahramanlıklar görmüşlerdir”

Bu beyit 134 ncü beyitlere kadar. Bu beyitler bir deri üzerine yazılıp hanenin veya bostanın içerisine asarsa hiçbir haşerat ve afet orasını bulmaz biiznillah.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ

Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٢٨}

وَسَلْ حُنَيْناً وَسَلْ بَدْراً وَسَلْ أُحُدًا

فُصُولَ حَتْفٍ لَهُمْ أدْهَى مِنَ الْوَخَمِ

128-“Ve sel Huneynen ve sel Bedran ve sel Uhuden
Fusûle hatfin lehüm edhâ minel vehami”

128-“İslâm düşmanlarının kahroldukları zamanı ve ne biçimde kahrolduklarını Huneyn deresine, Bedir ovasına ve Uhud dağına sor ki, o kahroluşlarının veba ve tâun illetiyle kahrolmaktan daha dehşetli ve şiddetli olduğunu sana anlatsınlar”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٢٩}

الْمُصْدِرِي الْبِيضِ حُمْراً بَعْدَ مَا وَرَدَتْ

مِنَ الْعِدَا كُلَّ مُسَْوَدٍّ مِنَ اللَّمَــمِ

 

129-“El musdıril biydı humran ba’de mâ veradet
Minel ıdâ külle müsveddin minel lememi”

129-“Beyaz kılıçlarını düşmanların kulaklarından sarkmış her bir siyah saçlarını yararak batırıp çıkardıktan sonra kırmızıya döndüren cengaver sahabeleri medhederim”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٣٠}

وَالْكَاتِبِينَ بسُمْرِ الخَطِّ مَا تَرَكَتْ

أقْلاَمُهُمْ حَرْفَ جِسْمٍ غَيْرَ مُنْعَجــَمٍِ

 

130-“Vel kâtibîne bi sümril hattı mâ terâket
Aklâmühüm harfe cismin ğayra mün’acimi”

130-“(Allah Rasulü’nün mücahid sahabelerini elbet överim) Sanki onlar kara çizgili süngülerle yazı yazan katiplerdir Öyle ki, onların süngü kalemleri düşman vücudunun harfini bile noktasız bırakmayıp, her tarafını yaraladılar”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٣١}

شَاكِيِ السِّلاَحِِ لَهُمْ سِيمَا تَُمَيِّزُهُـمْ

وَالْوَرْدُ يَمْتَازُ بِالسِّيمَا مِنَ السَّــلَمِ

131-“Şâkis silâhı lehüm sîmâ tümeyyizühüm
Vel verdü yemtâzü bis sîmâ mines selemi”

131-“Allah ve Rasulü’nün ashabı silâh ve techizatlı olarak heybet mükemmelliği ve şevket sahibidirler Gül, kokusu ve güzelliği sebebiyle Selemden seçilip nasıl ayrılırsa, Ashab-ı Kiram’da güzel yüzleri, üstün vasıflerı ile diğer insanlardan temâyüz etmiş yüksek şahsiyetlerdir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٣٢}

تُهْدِى إلَيْكَ رِيَاحُ النَّصْرِ نَشْرَهُـمُ

فتَحْسَبُ الزَّهْرَ في ِالأكْمام ِكُلَّ كَمِي

 
132-“Tühdî ileyke riyâhun nasri neşrahüm
Fe tahsebüz zehra , fil ekmâmi külle kemî”

132-“Yüce Allah’ın ashabı kirama ihsan buyurduğu yardım rüzgarı sana onların en güzel kokularını hediye eder Sen de onlardan her bir mücahidi kılıflarında bulunan kokulu çiçek sanırsın

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٣٣}

كَأنَّهُمْ فيِِ ظُهُورِ الْخَيْلِ نَبْتُ رُباً

مِنْ شِدَّةِ الْحَزْمِ لا مِنْ شِدَّةِ الحُـزُمِ

133-“Keennehüm fî zuhûril hayli nebtü ruben
Min şiddetil hazmi lâ min şiddetil huzumi”

133-“Ashab-ı Kiram, düşman karşısında at üzerinde iken öylesin sebat kardırlarki yüksek tepelerde biten sabit otlar gibidirler Bu sebatları, din hususundaki gayretleri ve kuvvetli inançlarından dolayı olup, kalanların sıkı olmasından değildir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٣٤}

طَارَتْ قُلُوبُ الْعِدَي مِنْ بَأسِهِمْ فَرَقاً

فَما تُفَرِّقُ بَيْنَ الْبَهْمِ والْبُهَــــمِ

134-“Târet kulûbül ıda min be’sihim ferkan
Femâ teferrake beynel behmi vel bühümi”

134-“İslam mücahiderinin yiğitlik ve cesaretlerinden korkarak düşmanlarının kalbleri titredi ve akılları uçup gitti Böylece kuzular gibi Mücahidleri ayıramaz oldular”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٣٥}

وَمَنْ تَكُنْ بِِرَسُولِ اللهِ نُصْـــرَتُهُ

إنْ تَلْقَََهُ اْلأُسْدُ فِىِ آجَامِهَا تَجِــِم

 
135-“Ve men tekün bi rasûlillâhi nûsratühû
İn telkahül üsdü fî âcâmihâ tecimi”

135-“Her kime Yüce Allah’ın yardımı Allah Rasulü’nün inâyeti ile olmuşsa, meşe ve dağ çalılıklarında arslanlarla kırşılaşsa bile arslanlar ondan korkup sakin hale gelirler”

Bu beyit 137 beyitlere kadar. Bu beyitleri eline veya etrafına yedi kere okuyup korktuklarına karşı giderse onlar bundan korkarlar.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ

Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٣٦}

وَلَنْ تَرَى مِنْ وَلِيٍّ غَيْرِ مُنْتَصِــرٍ

بِهِ وَلاَ مِنْ عَدُوٍّ غَيْرِ مُنْقََــصِــمٍ

136-“Ve len terâ min veliyyin ğayra müntesırin
Bihî velâ min adüvvin ğayra münfesimin”

136-“Allah’ın Rasulü’nün dostlarından, Onun sebebiyle yardım bulmamış olan kimse göremezsin Aynı zamanda Onun düşmanlarından da azab ve cezaya çarptırılmamış, bunun sıkıntısına düşmemiş kimse göremezsin

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٣٧}

أحَلَّ أُمَّتَهُ فِيِ حِرْزِ مِلَّتِـــــهِ

كَاللَّيْثِ حَلَّ مَعَ الأشْبَالِ فِيِ أجَــمٍِ

137-“Ehalle ümmetehû fî hırzi milletini
Kellysi halle meal eşbâli fî ecemi”

137-“Arslan nasıl ki yavrularını orman içinde ağaçlar arasına yerleştirip korursa, Peygamber efendimizde (sav) ümmetini İslâm Dini’nin hıfz ve sıyâhetine yerleştirmiş,dünyevi ve uhrevi felâketlerden korumuştur”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٣٨}

كَمْ جَدَّلَتْ كَلِمَاتُ اللهِ مِنْ جَدَلٍ

فِيهِ وَكَمْ خَصََّمَ الْبُرْهَانُ مِنْ خَصِـمٍِ

 

138-“Kem ceddelet kelimâtüllahi min cedelin
Fîhi ve kem hassamel burhânu min hasımi”

138-“Allah Rasulü’nün dini hususunda mücadeleye girişen nice düşman kişileri, Allah’ın Kelam-ı Kuran’ı Kerim yere sermiş mağlup etmiş kuvvetli düşmanlık ve hasımlığa sahip kişileri de onu mu’cizeleri nice defalar yıkmış ve pes ettirmiştir”

Bu beyit 139 beyitle beraber. Beyaz ipekten yapılmış bir kumaş üzerine yazılıp bir kamış içine konulup bu ipek iplikle kamış bağlansa ufak çocuğa taşıtılırsa Şeytan ve Cinin şerrinden emin olur. Haşeratlarında zararlarından korunur bu hirz üzerinde oldukça biiznillah.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ

Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٣٩}

كَفَاكَ بِِالْعِلْمِ فِيِ الأُمِّيِّ مُعْجِــزَةً

فِيِ الْجَاهِلِيَّةِ وَالتَّأْدِيبِ فِيِ الْيُتُمِ

 

139-“Kefâke bil ılmi fil ümmiyyi mu’cizeten
Fil câhiliyyeti vet te’dîbi fil yütümi”

139-“Cahiliyet devrinde ümmi iken ilim ve Kemâl sahibi sana yeter Yetim halinde iken terbiyleli ve güzel ahlâklı olması da yine mucize olarak sana yeter”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

 

Dokuzuncu Bölüm: Cenab-ı Haktan Mağfiret Efendimiz den (s.a.v) Şefaat Talebi

بسم الله الرحمن الرحيم

{١٤٠}

خَدَمْتُهُ بِمَدِيحٍ اَسْتَقِيلُ بِهِ

ذُنُوبَ عُمْرٍ مَضَى فِي الشِّعْرِ وَالخَـدَمِ

 

140-“Hademtühû bi medîhin estekıylü bihî
Zünûbe umrin medâ fiş şı’ri vel hıdemi”

140-“Allah’ın Rasulü’ne bu kasidemle Medih ve senâda bulumak suretiyle hizmette bulundum Bu medih ve senâ edişim dolayısı ile halka hizmetle geçen ömrümün günahlarına af istemekteyim”

Bu beyit 147 nci beyitlere kadar. Bir hateme kamer saatinde kazısa ve yanında taşısa her türlü emraza şifadır baş, diş, göz, kulak, böbrek, kalp vs. ağrılarına şifadır. Mücerrebtir.  Eğer hatem demir üzerine yazılmış olsa bedenin her hastalığına şifadır.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٤١}

إذْ قَلَّدَانِيَِ مَا تُخْشيَ عَوَاقِبُــهُ

كَأنَّنِيِ بِهِمَا هَدْيٌ مِنَ النَّعَـــمِ

141-“İz kalledâniye mâ tuhşâ avâkıbühû
Ke ennenî bihimâ hedyün minen neami”

141-“Zira, bu şiir uğraşması ve dünyaya hizmet sonuçlarından korkulur günah gerdanlığını boynuma taktı Bunlarla beni, cinayet bedeli olarak hazırlanmış kurbanlık deve imişim gibi helâke hazırlıyor ve felâkete sürüklüyor”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٤٢}

أَطَعْتُ غَيَّ الصِّبَا فِي الْحَالَتَيْنِ وَمَا

حَصََّلْتُ إلاَّ عَلَى اْلآثََامِ وَالنَّـــدَمِ

 

142-“Ata’tü ğayyes sıbâ fil hâletyni ve mâ
Hassaltü illâ alel âsâmi ven nedemi”

142-“Halka hizmet ve şiirle meşgul olduğum hallerimde çocukca ve cahilce sapıklıklara uydum, bu halde geçen ömrüm içinde günahlar kazanmak ve nadim olmaktan başka bir şey elde edemedim”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٤٣}

فَيَاخَسَارَةَ نَفْسٍ فِي تِجَارَتِهـَــا

لَمْ تَشْتَرِ الدِّينَ بِِالدُّنْيَا وَلَمْ تَسُــمِ

 

143-“Fe yâ hasârate nefsin fî ticaretihâ
Lem teşterid dîne bid dünyâ velem tesümi”

143-“Ey (okuyucu) , nefsimin ticaretindeki zararını ve aldanışı gel gör ki, dünyada da günahları terk ile ebedi saadeti temin edecek olan dini satın almıyor buna istekli dahi bulunmuyor”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٤٤}

وَمَنْ يَبِعْ آجِلاً مِنْهُ بِعَاجِلِــــهِ

يَبِِنْ لَهُ الْغَبْنُ فيِ بَيْعٍٍ وَفِيِ سَـلَمٍِ

144-“Ve men yebı’âcilen minhü bi âcilihî
Yebin lehül gabnü fî bey’ın ve fî selemi”

144-“Her kim din husunda ahiretini dünya lezzetleri ile değiştirir, âhireti bırakıp sadece dünyayı alırsa, gerek peşin alış-verişte ve gerek ücretini peşin verip malını daha sonra alacağı selemde aldanmış olduğu o kimse için yakında aşikar olur”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٤٥}

إنْ آتِ ذَنْباً فَمَا عَهْدِي بِِمُنْتَقِضٍ

مِنَ النَّبِيِّ وَلا َحَبْلِيِ بِمُنْصَـــرِمٍِ

 

145-“İn âti zenben fe mâ ahdî bi müntekazın
Minen nebiyyi ve lâ hablî bi mün sarimi”

145-“Eğer ben günah ile gelsem dahi ve fam ve ahdim Fahr-i Kainat’tan bozulmuş, beni Allah Rasulü’ne bağlayan manevi ipim de kesilmiş değildir Yine şefaatını ümid ederim”

 

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٤٦}

فَإِنَّ ليِ ذِمَّةًً مِنْهُ بِتَسْــــمِيَتِي

مُحَمَّداً وَهْوَ أوْفَى الْخَلْقِِ بالذِّمَـمِ

146-“Fe inne lî zimmeten minhü bi tesmiyeti
Muhammeden ve hüve evfel halkı biz zimeni”

146-“Zira alemlerin Fahri’nden benim için bir çeşit özel eman ve sıyanet vardır ki; o da ismimim Muhammed olmasıdır O irfan hazinesi olan Efendimiz, Ahd ve ve fakarlıkta bütün insanların en vefalısıdır”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٤٧}

إنْ لَمْ تَكُنْ فِيِ مَعَادِي آخِذاً بِيَدِى

فَضْلاً وَإلاَّ فَقُلْ يَا زَلَّةَََ الْقـَـــدَمِ

 

147-“İn lem yekün fî meâdi âhızen bi yedî
Fadlen ve illâ fe kul yâ zelletel kademi”

147-“Kainatın Fahri Efendimiz Hazretleri, eğer ahirette fazl ve keremi ile benim elimden tutmaz ve şefaat etmez ise sen bana de ki: Ey ayağı kaymış biçare, neredesin ? Vay senin haline !”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٤٨}

حَاشَاهُ أنْ يُحْرِمَ الرَّاجِي مَكارِمَـهُ
أوْ يَرْجِعَ الْجَارُ مِنْهُ غَيْرَ مُحْتـَـرَمٍِ

148-“Hâşâhü en yuhrimer râcî me mekârimehû
Ev yercial câru minhü gayra muhterâmi”

148-“Allah’ın Rasulü’nün , kendisinden medet umanlara lütfunu esirgediği görülmemiş , duyulmamıştır O kimseyi dünyada mahrum bırakmadığı gibi, ahirette de mahrum bırakmadığı gibi, ahirette de mahrum bırakmaz Kendisinden şefaat talebinde bulunan kimseyi karşılıksız ve mahrum bırakması mümkün değildir”

 

Bu beyit 151 nci beyitlere kadar. Yılan ve akreb sokmalarında yazıp gülsuyuyla içilir. Ve beyitleri daire içerisinde hangisi soktuysa o şekilde yazıp üzerinde taşır. Bu hirz üzerinde oldukça yılan  ve akreb ondan beri olur.


Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ

Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٤٩}

وَمُنْذُ ألْزَمْتُ أفْكَارِي مَدَائِحـَـهُ

وَجَدْتُهُ لِخَلاَصِي خَيْرَ مُلتَــــزَمٍ

 

149-“Ve münzü el zemtü efkâri medâyıhahû
Vecedtühü lî halâsî hayra mültezimi ”

149-“Fikirlerimi Allah’ın Rasulü’nün övgüsüne tahsis ettiğim zamandan beri, bütün kötü hallerden kurtulmam için lüzumlu olanların en hayırlısını buldum ve bana şefaat edeceğine kesinlikle inanıyorum”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٥٠}

وَلَنْ يَفُوتَ الْغِنَى مِنْهُ يَداً تَرِبَـتْ

إنَّ الْحََيَا يُنْبِتُ اْلأزْهَارَ فِي اْلأكَمِ

 

150-“Ve len yefûtel gınâ minhü yeden teribet
İnnel hayâ yünbitül ezhâre fil ekemi”

150-“Allah’ın Rasulün’den görülecek imdat ve şefaat, muhtaç olan eli unutmaz ve boş bırakmaz Nitekim suların toplanmadığı yüksek yerlerdeki çiçek ve otlarıda muhakkak yağmur bitirip vücuda getirir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٥١}

وَلَمْ أُرِدْ زَهْرَةَ الدُّنْيَا الَّتِي اقْتَطَفَتْ

يَدَا زُهَيْرٍ بِمَا أثْنَى عَلَى هَـــرَمٍِ

 151-“Ve lem ürid zehrated dünyelletik telafet
Yedâ züheyrin bi mâ esnâ alâ herimi”

151-“Herem b Hayyam isimli Arap beyini medhetmekle şair Züheyr’in iki elinde topladığı dünya zinetini ben istemedim”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٥٢}

يَا أكْرَمَ الْخَلْقِِ مَا لِيِ مَنْ ألَُوْذَُ بِِـهِ

سِوَاكَ عِنْدَ حُلُولِ الْحَادِثِ الْعَـمِمِ

152-“Yâ ekramel halkı mâ li men elûzü bihî
Sıvâke ınde hulûlil hâdisil amemi”

152-“Ey yaratılmışların en şereflisi olan Allah Rasulü ! herkes için muhakkak olan hâdise ve felâket yani ölüm ve kıyamet meydana geldiği zaman benim için kendisine iltica edeceğim Senden başka kimse yoktur”

Bu beyit 161 nci beyitlere kadar. Nefsine zulmederek öldü ise kişinin kefeninin bir parçasına yazılır ve gusulden sonra meyyite buhur edildiğinde başına veya yüzüne konur.
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٥٣}

ولَنْ يَضِيقَ رسُولَ اللهِ جَاهُكَ بـِـي

إِذِ الْكَرِيمُ تَجَلَّى بِاِسْمِ مُنْتَقـِــمٍ

 

153-“Velen yedika Rasülellâhi cahüke bi
İzil Kerîmü tecellâ bismi müntekımi”

153-“Kerim olan Yüce Allah’ın “Müntakim” ismiyle tecelli ettiği ve günah sahiblerini cezalandıracağı zaman bana şefaat etsen, benim sebebimle senin ulvi makam ve merteben dar olmaz, ve Ona bir noksanlık getirmez”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٥٤}

فَإنَّ مِنْ جُودِكَ الدُّنْيَا وَضَرَّتَهـَـا

وَمِنْ عُلُومِكَ عِلْمَ اللَّوْحِِ وَالْقَلـَــمِ

154-“Fe in min cûdiked dünya ve Darratehâ
Ve min ulûmike ılmül levhı vel kalemi”

154-“Allah’ın Rasulü ! bana şefaat etmekle mertebene noksanlık gelmez Çünkü dünya ve onun zıddı olan ahiret senin cömertliğin ve ihsanındadır Levh-i Mahfuz’un ve Kalem’in Yazdığı ilim de senin ilimlerinden dir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

 

{١٥٥}

يَا نَفْسُ لاَ تَقْنَطِي مِنْ زَلَّةٍ عَظُمَــتْ

إنَّ الْكَبَائِرَ فيِ الْغُفْرَانِ كَاللَّــمَمِ

 

155-“Yâ nefsü lâ teknati min zelletin azumet
İnnle kebâire fi ğufrani kel lememi”

155-“Ey nefsim ! işlediğin büyük günahlar yüzünden dolayı Allah’ın rahmetinden ümidini kesme Çünkü O’nun mağfireti yanında büyük günahların affı küçük günahlar gibidir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٥٦}

لَعَلَّ رَحْمَةََ رَبيِّ حِينَ يَقْسِــــمُهَا

تَأْ تيِ عَلىَ حَسَبِ الْعِصْياَنِ فيِ الْقِسَمِ

 
156-“Lealle rahmete Rabbi hıyne yaksimühâ
Te’ti alâ hasebil ısyâni fil kısemi”

156-“Yüce Allah Rahmetini Taksim Ederken umarım ki , bu Taksim de Rahmet günah miktarınca gelir”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

 

Onuncu Bölüm: Münacat ve Arzı Hacet Hakkında

 

بسم الله الرحمن الرحيم

{١٥٧}

يَارَبِّ وَاجْعَلْ رَجاَئِ غَيْرَ مُنْعَكِسٍ

لَدَيْكَ وَاجْعَلْ حِسَابيِ غَيْرَمُنْخَرِمٍ

157-“Yâ Rabbi vec’al recâi ğayra mün’akisin
Ledeyke vec’al hısâbî ğayra münhazimi”

157-“Ey benim Yüceler Yücesi Rabbim! Benim Ümmedimi, Yüce Katında tersine dönmemiş geçerli ümidlerden eyle Ve mağfiret ümidimin aksi ile beni mey’us eyleme Hesabımı da Hüzn-ü Zannım üzerine Çıkarıp kesilmemiş Kıl”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٥٨}

وَاْلطُفْ بِعَبْدِكَ فيِ الدَّارَيْنِ إنَّ لَهُ

صَبْراً مَتَى تَدْعُهُ الأهْوَالُ يَنْهـَـزِمِ

 
158-“Veltuf bi abdike fid dâreyni inne lehû
Sabran metâ ted’uhü ehvâlü yenhezimi”

158-“ Ey yüceler Yücesi Allah’ım ! her ne kadar o kulun da, musibetler gelip tahammül etmeye çağırdığı zaman mağlup olarak kaçıp giderecek derecede zayıf bir sabır varsa da, senin kulunda, yani ben biçareye iki dünyada (dünya ve ahirette ) yine de lütfunla muamele eyle”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

{١٥٩}

وائْذَنْ لِسُحْبِ صَلاَةٍ مِنْكَ دَاءِمَــةٍ

عَلَى النَّبِيِّ بمُنْهَلٍّ وَمُنْسَــــــجِمٍِ

 

159-“Ve’zenli subhi salâtin minke dâimetin
Alen Nebiyyi bi münhel in ve münsecimi”

159-“İlâhi, Senin tarafı ilâhiyyenden sâdır olan salât bulutlarına izin ver ve emrü ferman buyur ki , Salâvat-ı şerifeyi Rasulü Ekrem’in Ravzâ-i Mutahharesi üzerine daima akıtarak cereyan edip dursunlar”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi

 

١٦٠}

وَاْلآلِ وَالصَّحْبِ ثُمَّ التَّابِعِينَ لَهُــمْ

أَهْلُ التُّقََى وَالنُّقََا وَاْلحِلْمِ وَاْلكَـرَمِ

160-“Vel âli sahbi sümmet tâbiîne lehüm
Ehlet tükâ ven nükâ vel hılmi vel kerami”

160-“Allah’ın Rasulü’nün Ehl-i beyti, ashabı ve bunlara uyan tabiinlerin de üzerlerine Salavat-Şerifler daim olsun Bunlardan her biri takva, nezâfet, hilim ve Kerem sahibidirler”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

{١٦١}

ما رَنَّحَتْ عَذَبَاتِ الْبَانِ رِيحُ صَــبَا

وَاطْرَبَ الْعِيسَ حَادِي الْعِيسِ بِِالنَّغَمِ

161-“Mâ rannehat azâbâtil bâni rıyhu sabâ
Ve etrabel îse hâdil bin neğami

161-“Saba rüzgarı ban denilen ağacın dallarını kımıldattığı ve deve çobanları türlü nağmelerle develeri sevk ve raksa getirdiği müddetçe (senin, ashabının ve daha sonra gelip senin yolunda olanların cümlesinin üzerine salât ve Selâm Olsun)”

Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi

 

تمت بعون الله تعالي

 

162-“Yâ Rabbi salli ve sellim dâimen Ebedâ
Alâ habîbike hayril halkı küllihimi”

162-“Ey Benim Yüceler Yücesi Allah’ım! Bütün yaratılanların hayırlısı olan Sevgili Habibi’nin üzerine Sen Salât ve Selâm Eyle( Çünkü, onun yüce katındaki sevgisini derecesini hakkıyla bilen ve Selamlayarak O’nun hakkını hakkıyla verecek olan ancak Sensin”

 

Etiketler:

Malasef Yorumlar Kapalı.