Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar
11 yıl önce tarafından yazıldı, 306 kez okundu ve hakkında yoruma kapatıldı.

Kadir Gecesi ve Faziletleri Nedir

 

Kur’ân-ı Kerim’in inmeye başladığı Ramazan ayı’nın yirmi yedinci gecesi. İslâm’da en kutsal ve faziletli gece Kadir gecesidir. Kadir gecesi, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Kur’ân-ı Kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sûre vardır. Bu sûrede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Doğrusu biz Kur’ân’ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. ” (Kadir sûresi, 97/ 1-5)

Bu sûrenin inişi hakkında değişik rivâyetler vardır. Bunlardan biri şöyledir:

Bir kere Rasûlüllah (s.a.s) Ashab-ı Kirâma İsrailoğullarından birinin, silahını kuşanarak Allah yolunda bin sene cihad ettiğini bildirmişti. Ashabın buna hayret etmeleri üzerine Cenabı Hak bu Kadir sûresini indirmiştir (Tecrîd-Sarîh Tercemesi, VI, 313).

Bu geceye Kadir gecesi denilmesi şeref ve kıymetinden dolayıdır. Çünkü:

a) Kur’ân-ı Kerim bu gecede inmeye başlamıştır.

b) Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletlidir.

c) Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler Allah Teâlâ’nın ezelî kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildirilir (Tecrîdi Sarih Tercemesi, VI, 312).

d) Bu gecede yeryüzüne Cebrail ve çok sayıda melek iner.

e) Bu gece tanyerinin ağarmasına kadar esenliktir, her türlü kötülükten uzaktır. Yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mü’mine selam verirler.

Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan’ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) bunun kesinlikle hangi gece olduğunu belirtmemiş, ancak; “Siz Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız” (Buhârî, Leyletü’l-Kadir, 3; Müslim, Sıyam, 216) buyurmuştur.

Şah Abdullah Dihlevi hazretleri de bu hususta buyurmuştur ki:

Bil ki: Kadir gecesi, iki gecedir:

i. “O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır.(Duhan 4) âyetinde sözü edilen gecedir.

Kur’ân, bu gecede topluca (dünya semasına) indirilmiş; sonra parça parça (yirmi üç senelik bir süre içerisinde yeryüzüne) inmiş­tir. Bu, senede bir gecedir ve Ramazan içerisinde olma zorunlulu­ğu yoktur. Evet, bu gece büyük bir ihtimalle Ramazan ayındadır; ama bu kesin değildir. Kur’ân’ın indiği anda da, Ramazan’a tesa­düf ettiği bilinmektedir.

ii. İkincisi, ruhaniyetin yayıldığı, meleklerin yeryüzüne indi­ği gecedir. Bu gecede müslümanlar kendilerini ibadete verirler, nurları kendi aralarında birbirine yansır, melekler onlara yakla­şır, şeytanlar onlardan uzaklaşır, duaları ve tâatleri kabul edilir. Bu, Ramazan ayı içinde ve son on günün tekleri arasında bir gece­dir; bazen öne bazen de arkaya kayar, ama hiçbir zaman son on günün içinden çıkmaz.

Bu iki geceden birincisini kasteden kimse, bütün sene içinde bir; ikincisini kasteden de, sadece Ramazan ayının son on günü içinde olduğunu söyler.

Rasûlullah (s.a.), (kadir gecesinin Ramazan’ın son yedi gü­nünde olduğunu rüyalarında gördüklerini söyleyen bir gruba) şöy­le buyurmuştur:

“Görüyorum ki, rüyalarınız Ramazan’ın son yedi gecesi hakkında bir birini tutmaktadır. Artık kim kadir gecesini arayacaksa, onu Ramazan’ın son yedisinde arasın (Müslim, Sıyâm, 205.)

“Ben bu geceyi hakikaten rüyamda gördüm, ama o bana unutturuldu. Ben kendimi su ve çamur içinde secde ederken gördum. (Müslim, Sıyâm, 213.)

Bu, yirmi birinci günün sabahında olmuştur.

Bu konudaki sahabenin kendi aralarındaki ihtilâfı, onu bulmalarındaki ihtilâflarına bağlıdır.

Bu geceye yetişen kişinin yapacağı dualardan biri şudur:

Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu’l-avf fa’fu annî.”

Manası: Allahım, sen affedicisin, affı seversin, beni affet!  ( Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/172-173)

 

Zir b. Hubeyş diyor ki, Übey b. Ka’b’a sordum: Kardeşin Abdullah b. Mes’ud: “Yıl boyunca ibadet eden Kadir gecesine isabet eder” diyor, dedim.

Übey b. Ka’b dedi ki: “Allah İbn Mes’ud’a rahmet eylesin. O, insanların Kadir gecesine güvenmemelerini istemiştir. Yoksa Kadir gecesinin, Ramazanda, Ramazanın da son on günü içerisinde yirmi yedinci gecesinde olduğunu biliyordu” dedi.

“- Bunu neye dayanarak söylüyorsun, Ey Ebü’l-Münzir (Übey b. Ka’b’ın lakabı)” dedim. Übey;

“- Ben bunu Rasûlüllah (s.a.s)’in bize haber vermiş olduğu alametle söylüyorum ki, o da, “o gün güneş şuasız olarak doğar” dedi (Müslim, Sıyam, 220).

İslâm kaynaklarında belirtildiğine göre Allah Teâlâ bir takım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur. Bunlar:

Cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saat; beş vakit içerisinde Salât-ı vusta; ilâhî isimler içerisinde İsm-i Azam; bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rızay-ı ilâhî; zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölümdür. Bunların gizli tutulmasından maksat mü’minlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah’a ibadet ve taat içerisinde olmalar]. sağlamaktır. Mü’minler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle değerlendirmelidir. Ebû Hüreyre (r.a)’ın rivâyet etmiş olduğu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

“Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, Kadir, 1).

Kadir Gecesinin Gizli Kalmasının Hikmetleri

 

Allah Teâlâ, şu sebeplerden dolayı, bu geceyi gizli  tutmuştur:

1) Allah Teâlâ, diğer şeyleri gizli tuttuğu gibi, bunu da saklı tutmuştur. Çünkü Cenâb-ı Hak, herkes bütün taatlara rağbet etsin diye, rızasını taatlarda; günah sayılabilecek bütün şeylerden sakınsınlar diye, gazabını masiyetlerde; herkese saygı duysunlar diye, iyi gözle baksınlar diye, evliyasını, insanlar arasında; bütün dualarda alabildiğine çaba sarf etsinler diye, kabul ve icabetini, bütün dualardan; bütün isimlere saygı duysunlar diye, ism-i a’zamını; her namaza, alabildiğine devam etsinler diye, “salât-ı vüstâ”yı; her çeşit tevbeye devam etsinler diye, tevbenin kabulünü ve her mükellef sakınsın diye de, ölüm vaktini gizli bıraktığı gibi, Ramazan’ın tüm gecelerini tazim etsinler diye de, bu geceyi saklı tutmuştur.

2) Cenâb-ı Hak sanki şöyle demek istemiştir: “Ben sizlerin günahlara karşı ne kadar cür’etkâr olduğunuzu bildiğim için, Kadir gecesini muayyen ve belirli bir hale getirmiş olsaydım, sizin bu geceye olan güveniniz, sizi, çoğu kez günah işlemeye sevkedebilir, böylece de sizler günah işlemiş olurdunuz. Binâenaleyh sizin bile bile günah işlemeniz, bilmeyerek işlemenizden daha ağırdır. İşte bundan dolayı bu geceyi size saklı tuttum…”

Rivayet olunduğuna göre Hz. Peygamber (s.a.s), Mescid’e girdi ve uyuyan bir kimse gördü. Bunun üzerine, Hz. Ali’ye,

“onu uyandır, abdest alsın” dedi. Hz. Ali de, onu uyandırdı. Sonra da,

“Ey Allah’ın Resulü, sen, hayırlar konusunda hep öndesin. O halde sen niçin uyandırmadın?” deyince de, Hz. Peygamber (s.a.s),

“Çünkü, onun sana, “Kalkmıyorum” demesi, küfür olmaz. İşte bu sebeple, diretmesi ve itiraz etmesi halinde, onun suçunu gizli tutasın diye böyle yaptım” buyurdu. Şimdi, Peygamber (s.a.s)’in rahmeti bu olduğuna göre, Rab Teâlâ’nın rahmetini var sen buna kıyas et. Buna göre Cenâb-ı Hak adeta, “Kadir gecesini bilip de, onda taat edersen, bin aylık mükafaat elde etmiş olursun. Eğer, onda günah işlersen, bin ayın cezasını hak etmiş olursun. (Bunun için saklı tuttum…). Halbuki, cezayı savuşturmak, mükafaatı celbetmekten daha evladır” demiştir.

3) “Mükellef, o geceyi araştırmada iyice gayret göstersin ve böylece de sa’y ü gayretine mukabil mükafaat kazansın diye, Ben, bu geceyi saklı tuttum” demektir.

4) Kul, Kadir gecesinin hangi gece olduğunu kesinkes bilmediği zaman, içinde bulunduğu gecenin Kadir gecesi olduğu ümidi ile, Ramazan’ın tüm gecelerinde taatta bulunmaya sa’y ü gayret gösterir. Böylece de, Cenâb-ı Hak bu kullarıyla meleklerine karşı övünür ve, “Siz, bunların yer yüzünü ifsad edip kan akıtacaklarını söylüyordunuz. Ama, bilinmeyen bir gece hususundaki gayretlerini görünüz; nasıldır!.. Ya ben o geceyi onlara bildirmiş olsaydım, o zaman gayretleri nasıl olurdu?!..” der. Bu durumda da, Cenâb-ı Hakk’ın, “Ben, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum” (Bakara, 2/30) ayetinin sırrı teselli olmuş olur.(Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/281-282.)

 

Kadir Gecesinin Fazileti Devam Ediyor Mu?

 

Bu gece halâ devam etmekte midir? Halîl, “Bu gecenin faziletini, Kur’ân’ın kendisinde nazil oluşuna bağlayanlar, bu gecenin sona erdiğini ve onun, bir kereye mahsus olduğunu söylerler. Ama ulemanın ekserisi, bu gecenin halen devam ettiği kanaatindedirler” demektedirler. Bu görüşe göre, bu gece, sadece Ramazan’a mı mahsustur, yoksa Ramazan’ın dışında da söz konusu mudur? İbn Mes’ûd’un, “Kim bir yılı bu niyetle geçirirse, ona isabet edip o geceye rastlar…” dediği rivayet edilmiştir. İkrime ise bu geceyi, Cenâb-ı Hakk’ın, “Biz onu mübarek bir gecede indirdik…” (Duhan. 44/3) ayetini tefsir ederken, “Berâe” (Berat) gecesi diye tefsir etmiştir.

Ama, ulemanın ekserisi, bu gecenin Ramazan’a mahsus olup, “Bunun delilleri “Cenâb-ı Hakk’ın “Ramazan ayı ki Kur’an onda indirildi.” (Bakara, 2/185) ayeti ile, “Biz onu, Kadir geces’inde indirdik…” (Kadr, 97/1) ayetidir. Binâenaleyh, bir çelişkinin olmaması için, Kadir gecesinin, Ramazan’ın içinde olması gerekir” demişlerdir. Bu görüşe göre, Kadir gecesinin hangi gece olduğu hususunda da ihtilaf ederek sekiz görüş ileri sürmüşlerdir: Bu cümleden olarak İbn Rezîn, Kadir gecesinin, Ramazan’ın ilk gecesi olduğunu söylerken, Hasan el-Basrî yirmiyedinci gecesi olduğunu söylemiştir. Enes’den de, “merfû” olarak, bu gecenin yirmidokuzuncu gece olduğu rivayet edilmiştir. Muhammed ibn İshâk, yirmibirinci gece; İbn Abbas, yirmi üçüncü; ibn Mes’ûd, yirmidördüncü; Ebû Zer el-Gifarî, yirmibeşinci; Ubeyy İbn Ka’b ile bir grup sahabe, yirmiyedinci ve bazıları da yirmidokuzuncu gece olduğunu söylemişlerdir.

Kadir gecesinin, Ramazan’ın ilk gecesi olduğunu söyleyenler şöyle demektedirler: “Vehb, Hz. İbrahim’in Suhuf’unun, Ramazan’ın ilk gecesinde, Tevrat’ın da, İbrahim’in Suhuf’undan yedi yüzyıl sonra, Ramazan’ın altıncı gecesinde, Davud’a inen Zebur’un, Tevrat’tan beşyüz yıl sonra, Ramazan’ın onikinci gecesinde; İsa’ya indirilen İncil’in de, Zebur’dan altıyüz yirmi yıl sonra, Ramazan’ın onsekizinde nazil olduğunu, Kur’ân’ın ise, Hz. Peygamber (s.a.s)’e, bir seneden diğer seneye kadar olan her Kadir gecesinde indiğini, Cebrail (a.s)’in Kur’ân’ı, Beytü’l-İzze’den, yedinci kat gökten, en yakın semaya indirdiğini, böylece de Cenâb-ı Hakk’ın, Kur’ân’ı yirmi yıl, yirmi ayda inzal buyurduğunu rivayet etmiştir. Şimdi bu ay, bu kadar yüce şeylerin kendisinde meydana geldiği bir ay olunca, hiç şüphesiz ki bu ay, son derece kıymetli, şerefli ve muazzam olmuş olur. Dolayısıyla da, bunun ilk gecesi Kadir gecesi olmuş olur.”

Hasan el-Basrî’ye gelince, o, bu gecenin sabahında, Bedir Savaşı olup bittiği, meydana geldiği için, bu gecenin Ramazan’ın yirmiyedinci gecesi olduğunu söylemektedir.

Bu gecenin, Ramazan’ın ondokuzuncu gecesi olmasına gelince, bu, Enes’in bu konuda bir hadis rivayet etmesinden dolayıdır.

Bu gecenin yirmiyedinci gece oluşuna gelince Şafiî (r.a), “su ve çamur” (Hz. Adem, su ile çamur arası bir şey iken, Hz. Peygamber’in Nebî olması…) hadisinden dolayı bu görüşe meyletmiştir.

Büyük bir kesim ise, bu gecenin, Ramazan’ın yirmiyedinci gecesi olduğu kanaatindedirler. Bunlar bu hususta zayıf bir takım şu ipuçlarını ileri sürmüşlerdir:

1) Bir hadiste Ibn Abbas, “Busûre, otuz kelimedir. “Hiye” kelimesi ise, yirmiyedinci kelimeyi teşkil etmektedir” demiştir.

2) Rivayet olunduğuna göre, Hz. Ömer, bu meseleyi sahabeye sormuş, sonra da Ibn Abbas’a dönerek, “Ey ilimler dalgıcı, bu konuya bir gir, dal” demiş, bunun üzerine de Zeyd ibn Sabit “Muhacirin çocukları burada bulunduruldu da, bizim çocuklarımız burada bulundurulmadı” deyince de, Hz. Ömer (r.a), “Sen bu sözünle, İbn Abbas’ın bir çocuk olduğunu söylemek istiyorsun, ama ne var ki, onda bulunan (ilim) sizde yoktur” buyurdu. Bunun üzerine İbn Abbas söze şöyle girdi: “Allah’a en sevimli sayı, tek olan sayıdır. Tek olan sayıların en sevimlisi ise, yedidir. İşte bundan dolayı o, yedi kat göğü, yedi kat yeri, yedi günden oluşan haftaları, yedi tabakalı cehennemi, sayısı yedi olan tavafı ve yedi uzvu zikretmiştir. Böylece bu, bu gecenin Ramazan’ın yirmiyedinci gecesi olduğuna delalet eder.

3) İbn Abbas’ın şöyle dediği de nakledilmiştir: “leyletü’l-kadr” “Kadir gecesi” tabiri dokuz harftir. Bu tabir, bu sûrede üç defa geçmektedir. Binâenaleyh, (çarpma işlemi yapıldığında (3×9) yirmiyedi olmuş olur.

4) Osman Ibn Ebi’l-Âs’ın, bir kölesi vardı. Bunun üzerine o köle, “Ey efendimiz, denizin suyu, bu ayın bir gecesinde tatlılaşıyor” deyince, Osman, “O gece olduğunda beni haberdar et…” dedi. Bir de ne görsünler, bu gece, Ramazan’ın yirmiyedinci gecesidir.

Bu gecenin, Ramazan’ın en son gecesi olduğunu söyleyenler ise şöyle demektedirler: “Çünkü, bu gece, bu aya ait taatların kendisinde tamamlandığı bir gecedir. Daha doğrusu, Ramazan’ın bu işi, tıpkı Hz. Adem (a.s), sonu da tıpkı Hz. Muhammed (s.a.s) gibidir. İşte bundan ötürü, bir hadiste, “Ramazan’ın sonunda, başından itibaren bu güne kadar, cehennemden azad edilen nefisler sayısınca, sadece, bu gecede azad edilir…” buyurulmuştur. Daha doğrusu Ramazan’ın ilk gecesi, bir oğlu olan kimse gibidir. Binâenaleyh bu gece, şükür gecesidir. En son gecesi de, bir çocuğu ölen gibi, ayrılık gecesidir. Binâenaleyh bu son gece de, sabr gecesidir. Şimdi sen, herhalde sabırla şükr arasındaki farkı anlamış bulunuyorsun.

 

“Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir?” (Kadr, 2).

Yani, “Senin aklın ve kavrayışın, o gecenin faziletinin son noktasına, kadr ü kıymetinin yüceliğinin nihayetine erişmemiştir” demektir. (Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/281-282.)

 

Kadir Gecesini Nasıl Buluruz

Kadir Gecesinin rivayetlerde genelde tek günlerde aranmasına en büyük sebeplerden biride sanırım Biz kuranı kadir gecesinde indirdik birinci ayetin şeddeler sayılmazsa 21 harf peşinden gelen ayetin 19 harf  olmasının da muhtemel payı büyüktür hem ayetlerin harf sayıları da genelde tek sayılara işaret etmiş ki bu tesadüf olamaz.

Evet, bazı büyük zatların Kadir gecesinin günlerine işaret ettikleri bilgilerde denir ki:

İmamı Şa’rani hazretleri Kadir gecesinin kaçıncı gece olduğunu, ramazanı şerifin giriş günlerine göre şöyle tespit etmiştir.
– Ramazanı şerif Pazar günü girerse kadir gecesi 29. gecedir.
– Ramazanı şerif pazartesi günü girerse kadir gecesi 21. gecedir.
– Ramazanı şerif salı günü girerse kadir gecesi 27. gecedir.
– Ramazanı şerif Çarşamba günü girerse kadir gecesi 19. gecedir.
– Ramazanı şerif Perşembe günü girerse kadir gecesi 25. ecedir.
– Ramazanı şerif Cuma günü girerse kadir gecesi 17. gecedir.
– Ramazanı şerif cumartesi günü girerse kadir ecesi 23. gecedir.

Ebül Hasan Harkani hazretleri de buyuruyor ki:
Büluğ çağından beri Kadir gecesini hiç kaçırmadım. Ramazan ayının ilk günü Pazar günü başladığında, Kadir gecesi 29. gece olurdu. Pazartesi günü başladığında, 21. gece olurdu. Salı günü başladığında, 27. gece, çarşamba günü başladığında, 19. gece, perşembe günü başladığında, 25. gece, cuma günü başladığında, 17 gece, cumartesi günü başladığında, 23. gece olurdu. (Mişkat-ül-envar, Şir’a-tül-İslam)

Kadir gecesinde neler yapılabilir:

Kadir gecesini, namaz kılarak, Kur’ân-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua yaparak değerlendirmeli.

Üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. Kazası yoksa nafile kılar.

Süfyan-ı Sevrî: “Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur’ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir.” (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313) demiştir.

Hz. Aişe validemiz demiştir ki; Rasûlüllah (s.a.s)’e:

“- Ey Allah’ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?” diye sordum. Rasûlüllah (s.a.s):

“- Allahümme inneke afüvvün tühıbbü’l-afve fa’fu annî: Allah’ım sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet.” diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).

Bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tevbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. Bu da kişinin imanını tazeler. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.

Son olarak deriz ki Rabbimiz Hızırı a.s insanların içinde Eceli bir ömrün içinde Salih ameli tüm amellerin içinde sakladığı gibi Kadir gecesini de Ramazanın içinde saklamış elbet bunlarda üzerinde tefükkür edenlere çok mesajlar vardır. Kadir gecesine denk gelmeniz ve amellerinizin makbul olması duası ile.vesselam

Etiketler:

Malasef Yorumlar Kapalı.