Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar
2 yıl önce root1 root1 tarafından yazıldı, 49 kez okundu ve hakkında hiç yorum yapılmadı.

Big Bang (Büyük Patlama) Kuranla Uyumu

Ayette: Sonra, duman (gaz bulutları) halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yerküreye dedi ki: “İsteyerek veya istemeyerek (meydana) gelin.” İkisi de: “İsteyerek (itaat ederek) geldik” dediler. Böylece (Allah) onları iki gün (iki süreç) içinde yedi gök olarak tamamlayıverdi ve her bir göğe emrini (yaratılış görevini ve hikmetini) vahyetti. Biz Dünya göğünü de kandiller (misali yıldızlar) ile süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık) . İşte bu, Üstün ve Güçlü olan, (her şeyi en ince ayrıntılarıyla) Bilen (Allah) ın takdiridir. (Fussilet,11,12) buyrulur.

Ayette:“O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?„ (Enbiya Suresi, 30) buyurulur.

Ayette görüleceği üzere yerler ve göklerin bitişik (ratk) yani tek bir noktayken (ama makamı) onların ayrılıp (fatk) yaratıldığı yani bin bang den bahsetmektedir. Bu ayetlerde de rabbimiz Ratk: bitişik, kaynaşmış Fatk: ayırmak varlık alemine getirmek çıkarmak fillerini kullanmıştır. Bu yüzyılda elde edilen bazı veriler, evrenin “yok”iken “var” hale geldiğini göstermiştir. Buna göre, evrenin bir başlangıcı vardır ve bu başlangıç Big Bang adı verilen bir “Büyük Patlama” ile gerçekleşmiştir. Bugün Big Bang Teorisi, bilim çevrelerinin büyük bölümünde kabul görmektedir.

Bu teoriye göre, evrenin tüm materyali yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktada toplanmıştı. Bu tek nokta sonsuz bir yoğunluk ve sonsuz bir ısı anlamına geliyordu. Yoğunluk sonsuzdu ama bir hacmi yoktu. İşte Büyük Patlama’dan önceki bu dönem (ki buna dönem demek zordur; madde olmadığı için zaman da yoktur) evrenin olmadığı, herşeyin “yok”olduğu dönemdi. Teoriye göre, büyük bir patlama ile sonsuz yoğunluktaki birikim büyük bir hızla dağılmaya başlamıştır. Bir başka deyişle Büyük Patlama ile, evren “yok” iken, “varolmaya” doğru yola çıkmıştır.

Yukarda verilen fussilet ayetinde de açıkça duhan- dumandan göklerin safha safha yaratılması ifade edilmiştir. Bu gün evrenin nasıl oluştuğuna yönelik bilim adamlarının bulgularını kısaca burada beyan edeceğiz ki, ayetlerin anlattıkları daha iyi anlaşılmış olsun.

Evrenin hâlihazırdaki erken modelleri big bang kuramına dayanmaktadır. Big Bang olayının başlangıcından 300.000 yıl sonra hidrojen ve helyum atomları rekombinasyon denilen bir olayla oluşmaya başladılar. Bu dönemde hemen hemen tüm hidrojen nötrdü (iyonize olmamış), ışığı kolaylıkla soğurabilir haldeydi ve yıldızlar henüz oluşmamışlardı. Dolayısıyla bu döneme karanlık çağlar adı verilir. Yoğunluk kararsızlıklarının (ya da anizotropik düzensizliklerinin) olduğu bu ilk maddede büyük yapılar belirmeye başladılar. Baryonik madde kütleleri karanlık maddenin soğuk halelerinde yoğunlaşmaya başladılar. Bu ilk yapılar sonradan, günümüzde gördüğümüz galaksiler hâline geleceklerdi.

Galaksilerin bu erken durumuna ilişkin kanıt 2006’da IOK-1 galaksisinin keşfedilmesiyle elde edildi. Bu galaksi 6.96 gibi olağan-dışı yüksek bir kırmızıya kayma içerisindeydi ki, bu da Büyük Patlama başlangıcından 750 milyon yıl sonra meydana geldiğini gösteriyor ve şimdiye dek gözlemlenenler içinde en uzak ve en eski galaksi olduğunu ortaya koyuyordu. Her ne kadar bazı bilim insanları Abell 1835 IR1916 gibi başka gök cisimlerinin IOK-1’den daha yüksek bir kırmızıya kayma içerisinde olduğunu ileri sürmüşlerse de, şimdilik genel kabul, yaşı ve bileşimi bakımından IOK-1’e öncelik vermektedir. Böyle öngalaksilerin (protogalaksi) varlığı, bunların Karanlık Çağlar denilen dönemde oluşmuş olabilecekleri fikrini akla getirmektedir.

Bu tür erken galaksi oluşumlarının ortaya çıkış süreci astronomide henüz tartışmaya açık temel meselelerden birini oluşturmaktadır. Bu konuya ilişkin teoriler iki kategoride ele alınabilir:

  • “Yukarıdan aşağı teorileri”ne göre, öngalaksiler yaklaşık yüz milyon yıl süren büyükölçekli ve eşzamanlı bir çökmeyle oluşmuşlardır. Bu teorilere ilişkin modellerden biri kısa adıyla ELS (Eggen–Lynden-Bell–Sandage) modeli olarak bilinir.
  • “Aşağıdan yukarı teorileri”ne göre, önce küresel yıldız kümesi gibi küçük yapılar oluşmuş, bu küçük yapılar da birleşerek galaksileri meydana getirmişlerdir. Bu teorilere ilişkin modellerden biri kısa adıyla SZ (Searle-Zinn) modeli olarak bilinir.

Bu teoriler artık büyük karanlık madde halelerinin muhtemel varlığını da hesaba katarak yeniden düzenlenmek durumundadır. Öngalaksiler oluşmaya ve büzülmeye başladıktan sonra, bunlarda ilk hale yıldızları (Popülasyon III yıldızları, III. kuşak yıldızlar) ortaya çıkmışlardır. Bu yıldızlar tümüyle hidrojen ve helyumdan meydana gelmiş büyük yıldızlardı. Bu iri yıldızlar yakıt rezervlerini hızla tüketip süpernovalar hâline geldiler ve yıldızlararası ortama ağır elementler saldılar. Bu “ilk kuşak yıldızları” çevredeki nötr hidrojeni iyonize ederek, uzayda ışığın yolculuk etmesine olanak veren oluşumlar olmuştur. [1]

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın 18 Kasım 1989 tarihinde

uzaya gönderdiği COBE (Cosmic Background Explorer) adlı keşif uydusu, Kâinatın

büyük patlama sonucu meydana geldiğini ileri süren Big Bang teorisini ispatlayan cosmic delilleri sekiz dakikalık kısa bir sürede uzayın derinliklerinde bulmuştur. [2]

Görüldüğü üzere bilimin şuan ki bulguları evrenin ayetlerde anlatıldığı gibi, bir noktadan aşama aşama, kuran ifadesiyle 6 eyyam-(devir, süreç) yaratıldığına uyumludur. Bilimin son 15 yıldır varlığını fark ettiği ama niteliğini hala çözemedikleri karanlık bölge, madde diye tanımladıkları ise, aşağıda bizim anlatacağımız bütün maddelerin asıl yapı taşı olan mai- sıvı- siyahımsı diye maddedir. Evrenin karanlığının sebebi bu maddedir. Ama görüldüğü üzere bu maddenin asıl yapı taşı olduğunu bırakın bulmalarını bilim adamlarının, daha evrendeki karanlığı yeni bulmuşlardır. Kâinatta asıl olanın karanlık olduğunu ve ışığın, yıldızların sonradan yaratıldığını kuranda çok net görmekteyiz. Bu aynı bizlerin evlerde lamba, ampül kullanmamız gibidir. Karanlık dağılsın diye lambayı yakarız ama ışığın baskın olmasından dolayı odada var olan karanlığı göremeyiz taki lambayı söndürene kadar. Yıldızlar ve gök cisimlerine kuranda kandil, lamba gibi tanımlarında kullanılması bu hikmetlerdendir.


[1] (wikipedia.org galaksi mad.)

[2] ( Bilim ve Teknik Dergisi, “Genişleyen Evren”, çev.: Alp Akoğlu, TÜBİTAK, sayı:354, 1997, Ankara, s.29.)

Etiketler:

Güvenlik Sorusu ** Zaman sınırı bitmiştir. CAPTCHA yeniden yükleyin.