Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar
2 yıl önce root1 root1 tarafından yazıldı, 128 kez okundu ve hakkında hiç yorum yapılmadı.

Galaksimizde Kaç gezegen ve yıldız vardır?

Yıldızlar ‘örtülüp (ışıkları) silinip karardığı’ zaman, (Mürselat,8)

Andolsun, Biz en yakın olan semayı (dünya göğünü) kandil (misali yıldızlar ve gezegenlerle) süsleyip-donattık…..(Mülk,5)

Yıldızlar(gezegenler) dağılıp-yayıldığı zaman,(İnfitar,2)

(Güneş’i) Parıl parıl yanan (ve sizi aydınlatıp ısıtan) bir lamba kıldık (Nebe,13)

Malumunuz Kendinden ışık yayan gök cisimlerine yıldız denir.  Işığını güneş gibi yıldızlardan alan gök cisimlerine de gezegen denir. Bilim adamları şuan evrende ortalama 100 milyar galaksi olduğunu beyan ediyor. Bu galaksilerden bizim Samanyolu galaksimizde ise ortalama 200 milyar yıldız olduğunu beyan ediyorlar.

Bizler kurana baktığımızda yıldızlar için necm tabirini gezegenler içinse, kevkeb tabirinin genellikle kullanıldığı görürüz. Kuranda yıldız (Necm) kelimesi 14 yerde geçer. Kevkeb (Gezegen) kelimesi ise 5 yerde geçmektedir. Bizler bu yukarda verdiğimiz ayetlerden ve diğer yıldızlarla ilgili ayetlerden ışıklarının kendiliğinden olduğunu ve vakti geldiğinde ayetin dediği gibi, ışıklarının söndürüleceğini çok net anlıyoruz. Aynı şekilde Güneşte vakti geldiğinde diğer yıldızlar gibi söndürülecektir. Yine yukarda verdiğimiz infitar 2 ayetinden de gezegenlerin yıldızlar gibi sonlandırılmayacaklarını anlıyoruz. Yıldızların ışıklarının söndürülmesine karşılık, kevkeb (gezegenler) den bahseden ayetlerde ışıklardan bahsetmemiştir. Bizler tefsirlere baktığımızda bu gök cisimlerinin yok olacağını beyan etmelerine rağmen ayetlerdeki bu inceliklere ve farklılıklarına değinmediklerini görürüz. Yukarda verdiğimiz Nebe,13 ayetinde güneşin açıkça ışığının kendi ürettiği anlatılır. Bu açık ifadelere rağmen bu farklarına değinmeyişlerini o zamanki, gök bilimlerinin şimdiki gibi gelişmiş olmayışına hamlediyoruz. 17’nci yüz yıldan itibaren gök cisimlerinin birbirlerinden farklı özelliğine sahip olduğuyla alakalı bilgiler bilim adamlarınca bulunmuştur. Yani 17’nci yüz yıl ve sonrasında yıldızların ışıklarını kendilerinin oluşturduğu, gezegenlerin ise ışık üretemediği, eskide bilinmiyordu.  Oysa kuran bu gök cisimlerin farklarından 1400 küsur yıl önce bahsetmiştir. Üstelik yıldızlardan bahsederken insanların yol bulma gibi özelliklerine değinilirken, gezegenlerden bahsettiği ayetlerde bu tarz özelliklerden bahsetmemesi gibi, bunların birçok farklılıklarını kuranda görüyoruz.

Yıldızların bilimsel kısaca tanımına gelince: Yıldız, ağırlıklı olarak hidrojen ve helyumdan oluşan,yoğun ve karanlık uzayda ışık saçan gökyüzünde bir nokta olarak görünen plazma küresi. Bir araya toplanan yıldızların oluşturduğu gökadalar gözlemlenebilir evrenin hâkimidir. Dünya’dan çıplak gözle görülebilen yaklaşık 6 bin dolayında yıldız vardır ve Dünya’ya en yakın yıldız, aynı zamanda Dünya üzerindeki yaşamın kaynağı da olan Güneş’tir.

Gün ışığı dâhil olmak üzere Dünya üzerindeki enerjinin çoğunun kaynağı Güneş’tir. Diğer yıldızlar, yeryüzünden bakıldığında Güneşin ışığı altında kalmadıkları zaman yani geceleri gökyüzünde görünürler. Yıldızların parlamasının nedeni çekirdeklerinde meydana gelen çekirdek kaynaşması (füzyon) tepkimelerinde açığa çıkan nükleer enerjinin yıldızın içinden geçtikten sonra dış uzaya ışınım (radyasyon) ile yayılmasıdır. Diye tanımlanmaktadır. Bilimin gezegen kuranın kevkeb dediği tanıma gelince: Gezegen veya seyyare, bir yıldızın etrafında dolanan gök cisimidir. Dar anlamıyla, Güneş Sistemi içinde, Güneş’in doğrudan uydusu olan ve Uluslararası Gökbilim Birliği (IAU) tarafından bu tanıma uygun bulunmuş sekiz gök cismini belirlemede kullanılır. Güneş Sistemi’nde, resmî olarak kabul edilen ‘sekiz gezegen’den başka, bu cisimlerle boyut, yörünge ve fiziksel özellikler açısından aynı gruba konabilecek yeni gök cisimlerinin keşfedilmesi, bir yandan da başka yıldızların etrafında da Güneş Sistemi gezegenlerine benzer gök cisimlerinin dolandığının saptanması, ‘gezegen’ tanımının sınırlarının bulanıklaşmasına neden olmuştur.

Günümüz gezegen olma kriterleri 2005 yılında, daha sonrasında Eris ismi verilen cismin keşfedilmesinden 1 yıl sonra, gerçekleştirilen Uluslararası Astronomi Birliği toplantısı sırasında alınan ortak bir karar ile belirlenmiştir. Bir gezegenin gezegen olmasında aranan şartlar şunlardır.

  1. Güneş’in etrafında dönüyor olması, (Uydu olmaması)
  2. Hidrostatik dengeyi sağlamak için yeterli kütleye sahip olmalı (Küresel olmalı)
  3. Kendi bölgesindeki hakim cisim olmalı (Çevresindeki cisimlerin toplam kütlesinden çok daha büyük kütleye sahip olmalı)

Uluslararası Gökbilim Birliği’nin (IAU), kabul ettiği Güneş Sistemi’nin sekiz gezegeni, Güneş’e yakınlık sıralarına göre şunlardır: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün [1]

Görüldüğü üzere bizim galaksimizde şuan bilimin bildiği ve kabul ettiği 8 tane gezegen vardır. Oysa bizler kurana baktığımızda bizim galaksimizde 12 gezegen olduğunu görüyoruz.

Yusuf suresinin 4 ayetinde :Hani Yûsuf, babasına “Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı” demişti. Buyrulur

Bu ayetlerde de açıkça görüldüğü üzere 11 yıldızın (Kevkeb) varlığından bahsedilir kevkeb malum yukarda yazdık gezegen demektir. Güneş ve ayında zikredilmesinden dolayı güneş sisteminde aslında 12 gezegen olduğu vurgulanır. Çünkü ayette Hz. Yusufa (a.s) saygı ile eğilenler kardeşleridir hz. Yusufla beraber 12 eder Hz. Yakubun (a.s) oğulları toplam 12 dir.  Bu ayette Güneş Hz. Yakubu Ay Yakubun (a.s) eşini simgeler. Yani dünyamızı saymazsak 11 gezegen demektir. Yine bu hususta hadislere baktığımızda Birinci derecedeki sahih hadis kaynaklarında bulunmayan bir hadiste anlatıldığına göre, ehl-i kitaptan biri Hz. Peygambere s.a.v gelerek bu onbir yıldızın ne oldukla­rını sormuş, o da”hadsân, târik, zebbal, kabis, vûdân, falık, nush, kurûh, zül-kenfân, zül-ferv, vessab diye tanımlamıştır. [2]

Hadiste beyan edilen isimlerden de anlaşılacağı üzere, bunlar astronomi ilminde bilinen isimler değillerdir. Bu hadisin birinci derece­deki sahih kaynaklarda bulunmayışı elbet ona şüpheyle bakılmasına yol açacaktır. Ama Hâkim’in kitabına aldığı bu hadiste bu on bir kevkebin, göğün yan taraflarıyla kuşatılmış oldukları kaydı da vardır. Bu da onların gökada içinde merkezde değil de ke­narlarda bir yerde olduklarını ifade eder. Her ne kadar biz bu hususta kuran ifadelerinden hareket etmeyi tercih etsek de, ayetin anlattığı şuan bilim tarafından bilinmeyen ama ilerde bulacaklarını umduğumuz gezegenlerin, hadiste verilen bilgideki gibi, bizim galaksimizin kenarlarında olma ihtimali kuvvetlidir.


[1] (Wikipedia.org. Yıldız-Gezegen mad.)

[2] ( Hâkim, Müstedrek, IV/396.)

Etiketler:

Güvenlik Sorusu ** Zaman sınırı bitmiştir. CAPTCHA yeniden yükleyin.