Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar
2 yıl önce root1 root1 tarafından yazıldı, 30 kez okundu ve hakkında hiç yorum yapılmadı.

Alemlerin ve Göklerin Yaratılışı

Alemler içerisinden bizleri ıstıfa sırrıyla insan olarak seçip şerefli kılan, akıl gibi büyük bir nimeti vererek vahiyle- kendiyle muhatap kılan, Yüceler yücesi Zata Azameti ve Kibriyasınca ve razı olacağı şekilde hamdolsun. Sonsuz Salat ve selam Rahmet Nebisi, Ümmetin Şefaatçisi, dalalet ve zulmet karanlıklarında kalmış olanları, nuruyla kurtuluşa, doğruya çıkartan, ferdiyet makamının gerçek sahibi, tüm ins ve cinin gerçek imamı Efendimiz Ahmet’e onun aline ve ashabına olsun.

Allaha c.c hamd rasulüne salat ve selamdan sonra Bil ki; her hayrın başı besmele olduğu gibi, Âlemlerin yaratılması dahi besmele sırrınca olmuştur.

Azamet ve Kibriya sahibi zatı mutlak zatındaki güzellikleri seyredip kendinden kendine muhabbet duyunca. Zatının Arşının nurundan bir kıvılcımı (zerre) arşından uzaklaştırmıştır. Bu zerre yokluk diye tanımlayacağımız (yokluk ifade için kullanılmıştır zira Zatından başka hiçbir şeyin olmadığı, zamanın, mekanın, yokluğun olmadığı bir durum) duruma gelince bu yokluğa kün emrine uygun şekilde zat ve sıfat tecellileriyle tecelli edip, batın ve zahir isimlerine uygun şekilde bir cevher yaratmış ve bu cevhere muhabbet nazarıyla nazar etmiştir.

Kâinat Yoktan, örneksiz Yaratılmıştır

Ayetlerde: (Allah) Gökleri ve yeri (başka bir örnekten ve projeden öğrenmeksizin, hiç yoktan) yaratıp var edendir. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “OL!” der, o da hemen oluverir. Bakara 117,

(Allah C.C) Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin (hiç yoktan) yaratandır. O’nun nasıl bir çocuğu olabilir? O’nun bir eşi (zevcesi) de yoktur. O, her şeyi yaratmıştır. O, her şeyi Bilen (Allah’tır). (Enam, 101)

Ben onları göklerin ve yerin yaratılışına şahit kılmadığım gibi, kendi yaratılışlarına da şahit kılmadım. Ben insanları saptıran kimseleri hiçbir zaman yardımcı edinmiş değilim.”(Kehf, 51)

Bu ayetlerde de görüleceği üzere bedi, ibda, halk fiilleri kullanılarak her şeyi bizim yukarda yokluk diye tanımladığımız durumdan örneksiz, benzersiz bir şekilde Rabbimiz yaratmıştır. Lakin kehf, 51 ayetindeki “göklerin ve yerlerin yaratılışına şahit tutmadım” ifadesindeki incelikten dolayı, baştan belirtelim ki, yukarda bizim anlattığımız Zatının arşından zerrenin uzaklaştırılması kısımları bilimin asla bulamayacağı ve ulaşamayacağı bir bilgidir. Bilime açık olan kısım aşağıda anlatacağımız bin bang (büyük patlama) içinde barındıran ayetlerin incelikleridir. Yani büyük patlama kısımlarıdır ki nitekim bilim şuan bu bilgiye ulaşmıştır. Ama bu vakıanın ötesi bilimin asla ulaşacağı bir bilgi değildir. Büyük patlamadan önceki girişte bizim yazdığımız kısımlar  ilgili ayetlerin tefekkür, müşahede ve mukaşefe gibi kalbi ve batini ilimlerle ancak öğrenilecek hususlardır. Ayetlerde geçen kelimelerin izahına gelince:

Bedi kelimesi: Be-De-A” fiil kökünden gelen “icat etmek, örneksiz yapmak” demektir. Aynı zamanda, Allah ile ilgili olarak “aletsiz, zamansız ve mekânsız icat etmek anlamı da verilmiştir. Bu kelime kuranda çok az yerde geçen bir kelimedir. Yukarda ki ayette geçtiği ayetlerdendir. Allah’ın “bedî” ismi, kâinatı önünde örnek edindiği hiçbir model olmadan benzersiz ve eşsiz yarattığını ifade etmek için kullanılmıştır. Yani zahir ve batın, evvel ve ahir olan Allah Teâlâ kâinatı yokken “ol” emriyle en güzel biçimde ortaya çıkarmıştır.

Halk: Ha-Le-Ka” fiil kökünden mastardır. Doğru takdir etmek, bir şeyi yokken ortaya koymak, bir şeyi bir şeyden meydana getirmek” demektir; Türkçede genellikle “yaratmak” sözcüğü ile karşılanır. Haleka kelimesi Kur`an-ı Kerim’de müştakları ile birlikte 261 defa geçmiştir. Bu da yaratma işinin sadece Allah`a mahsus bir durum olduğunu göstermek ve bunu vurgulamak içindir. Hem isim hem fiil şekliyle çokça geçer. Fiil şeklinde “yarattı”şekli 93 defa, “yarattım, yarattın” şeklinde 11 defa, “yarattık” şeklinde 41 defa geçmektedir.[1]

Birde kuranda 2 yerde geçen hallak esması vardır. Buda halık esması gibi yaratma manasında kullanılsa da, mübalağa içeren bir ifadedir. Halık esmasından bu Hallak esmasının en önemli farkı bize göre, yarattığı veya yaratacağı varlığı en uygun şekliyle yaratma demektir. Yani bir lalenin, gülün tohumunu o gülün tüm özelliklerine uygun yaratmasıdır ki, bu özellik olmamış olsaydı, o tohumdan o gül çıkmazdı. Bu incelik yerler ve göklerin tek bir noktayken büyük patlamayla safha safha inşasında da saklıdır. O ilk noktanın içinde tohumda olduğu gibi göklerin ve yerlerin ana maddeleri yerleştirilmemiş, yaratılmamış olsaydı içinden kainat çıkmayacaktı.  

İşte hak Teala yarattığı cevhere muhabbet nazarıyla nazar etmiş cevher bu nazarın heybetinden  bir sıvı (ma) bırakmıştır. Bu cevherin özünden Hakikati Ahmediyeyi, Kalemi, Levhi, Aklı, Alemi emri, Gayb alemlerini, Nurani ve Ruhani alemleri vs. yaratmıştır. Zahir ismine ve Hayy, İlim, Kudret, İrade, Tekvin vs. sıfatlarına uygun şekilde de bu kıvama gelmiş ma (sıvı) dan atom ve altı parçacıkları bir araya getirip toz bulutu (Ama makamı-Hakikati Muhammedi) yaratmıştır. Biz her şeyi sudan yarattık ayetinde ifade edildiği gibi, bu toz bulutuna (hidrojen-oksijen) irade buyurmuş, zahir ve batın isimlerinin iç içe geçmiş tecellisiyle mümkinatın ana maddesi olan suyu ve ondan da hava, ateş-enerji, toprağı, nuruna zıt düşen zulmeti (karanlığı) ve mümkinatın arşını, yerleri-gökleri 6 eyyamda (devir) yaratmıştır.


[1] (Neccar, Min Ayati`l- İ`cazi`l-İlmî es-Sema fi`l-Kur`an-i`l- Kerim, Daru`l-Mearif, Beyrut, 2004, s.78.  Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan yay., İstanbul, 1995 s.15.)

Etiketler:

Güvenlik Sorusu ** Zaman sınırı bitmiştir. CAPTCHA yeniden yükleyin.