İftitah Tekbirinde Parmaklar Kulaklara Değer mi?
Bilindiği üzere namazın 12 Farzın biride namaza başlarken İftitah tekbiri ile başlamaktır.
Tekbir Büyütmek, ululamak, büyük görmek, “Allahu ekber” demek. “Kebure” kökünden “tef’îl” babında bir mastar. Bütün namazlara giriş “Tekbir” ile olduğu gibi, namaz rükünlerinin ayrılması tekbir cümlesi ile olur. Bayram veya cenaze namazlarında ilâve tekbirler, teşrik tekbirleri de Allah’ın yüceliğinin anıldığı diğer tekbir çeşitleridir: Buna göre tekbir hüküm olarak farz, vacip, sünnet veya nafile olarak tekrarlanan “övgü ve senâ” cümlesidir.
Rivâyete göre, Hz. Peygamber’e (s.a.s) ilk vahiy olarak Hira dağında Alâk suresinin ilk ayetleri inmiştir. “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı, oku, Rabbin kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren en büyük kerem sahibidir” (el-Alâk, 96/1-5).
Bundan sonra bir süre vahiy kesilmiş, daha sonra Cebrail (a.s) yerle gök arasında bir kürsî üzerinde Resulullah (s.a.s)’a gerçek niteliği ile görününce o, bu azamet karşısında eve çekilerek titrer bir halde ve büyük bir heyecan içinde Hz. Hatice (r.a)’ya “Beni örtünüz, beni örtünüz” buyurmuştur. Bunun üzerine “tekbîr” kavramını da içeren şu ayetler inmiştir: “Ey sarınıp bürünen peygamber! (Kalk insanları uyar, Rabbini yücelt (tekbir getir). Elbiselerini temizle. Azaba götürecek şeylerden sakın” (elMüzzemmil, 74/1-5).
İşte Mekke’de inen ilk ayetlerde bildirilen ve “Allahu ekber (Allah her şeyden yüce ve büyüktür)” cümlesinde ifadesini bulan “tekbîr” daha sonra ezanda, kamette ve bütün namaz çeşitlerinde en çok tekrarlanan bir söz olmuştur.
Bütün namazlarda iftitah (başlama) tekbiri farzdır. Çünkü Allah Teâlâ “Rabbini yücelt” (Müddessir, 74/3) buyurmuş, Hz. Peygamber (s.a.s) de namazın tekbirle başlanması gerektiğini çeşitli hadislerinde belirtmiştir (bk. Ebû Dâvud, Salât, 73, 144, Tahâret, 31; Tirmizî, Mevâkît, 62, 110, Tahâret, 3; Buhârî, Ezân, 95, 122; Müslim, Salât, 45).
Bilgilerden de anlaşılacağı üzere namaza başlarken Allah Lafzıyla başlamak Farz Allahu Ekber şeklinde Ekber ilave ederek başlamak Vacibtir.
Tekbir alırken Ellerinde yukarıya kaldırılması sünnettir. Lakin günümüzde hiçbir Fıkıh kaynağımızda geçmediği halde yaygınlaşan bir uygulama vardır ki Hanefi Mezhebinde olan hemen, Hemen herkes Ellerini kaldırırken baş parmaklarını kulaklarına değdiriler. Bu parmakları kulaklara değdirme ne sünnette vardır nede fıkıh kaynaklarımızda bu yaygın ve yanlış olan aslen sünnete aykırı olan uygulamanın düzelmesi için kaynaklardan örneklerle eller kaldırılırken parmaklar kulaklara değmediğini herkes bilsin. Aşağıda kaynaklarda geçen ve altları çizili olan yerler dikkatle okunsun.
İftitah Tekbiri getirirken elleri göğüs ya da kulak seviyesine kadar kaldırmak,
Elleri kaldırırken parmakları açık ve rahat biçimde tutmak, (Delilleriyle İslam Fıkhı)
İftitah tekbiri için elleri kaldırmak, Elleri kaldırırken parmakların arasını açmak (Fetavayı Hindiye)
Elleri kaldırmanın şekli hakkında birkaç rivayet gelmiştir. Cumhurun kabul ettiği görüşe göre elleri, parmak uçları kulakların üst kısmına, avuçlar kulak yumuşaklarına gelecek şekilde avuçlarını omuz hizasına kaldırmaktır. Nevevî; “Şafiî rivayetlerin arasım cem’ederek bu görüşe varmış, herkes de bu görüşü beğenmiştir,” demiştir. Elleri kaldırırken parmakları uzatmak müstehabdir.
Ebû Hüreyre’den rivayeten; “Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem namaza kalktığı zaman ellerini açarak kaldırırdı.” (Hadisi Buharı, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî rivayet elmiştir.) (Fıkhus-Sünne)
Kişi namaza girdiği zaman tekbir getirir, tekbirle beraber iki elini, baş parmaklar kulağın yumuşağıyle aynı hizada oluncaya kadar kaldırır.(Kuduri Metni Tercümesi)
İftitah tekbirinde, rükuya giderken ve kalkarken elleri kaldırmak.(Gayetül İhtisar)
İftitah tekbiri için erkekler ve cariyelerin, ellerini kulak Hizasına kadar, hür kadınların ise omuz hizasına kadar kaldırmaları, (Nurul İzah)
İftitah (başlangıç) tekbirini alırken elleri yukarıya kaldırmak sünnettir. Şöyle ki: Erkekler ellerini, baş parmaklar kulak yumuşaklarına değecek kadar, kadınlar da parmaklarının ucları omuzlarına kavuşacak kadar ellerini göğüslerinin hizasına kaldırıp o vaziyette: “Allahü Ekber” derler. Ellerin içleri kıbleye yönelik bulunmalıdır. Birbirine karşı da bulunabilir.
(Üç İmama göre, erkekler de ellerini ancak omuzlarının hizasına kadar kaldırırlar.)
3) Tekbir için eller kaldırılırken parmakların aralarının zorlamaksızın biraz açık bulundurulması sünnettir. (Ömer Nasuhi Bilmen İlmihal)
İftitah tekbiri için elleri yukarıya kaldırmak sünnettir. Erkekler ellerini baş parmakları kulaklarının yumuşaklarına değecek kadar, kadınlar ise, parmaklarının uçları omuzlarının hizasına kavuşacak şekilde memelerinin önüne kaldırıp, o durumda iken “Allahu Ekber” derler. Kadınların ellerini omuz hizasına kadar kaldırması, tessettüre daha uygun düşmesi yüzündendir. Ellerin içleri kıbleye veya birbirine dönük bulunabilir. Parmakları kendi haline bırakıp ne bitiştirmek ve ne de ayırmak gerekir.
Hanefiler bu konuda aşağıdaki hadislere dayanırlar: Vâil b. Hucr (r.a.) Rasûlullah (s.a.s)’ın namaza başlarken iki elini kaldırıp tekbir alırken ve ellerini kulaklarının yumuşağına temas edecek şekilde tutarken gördüğünü nakletmiştir. Berâ’ b. Âzib (r.a) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.as) namaz kıldığı zaman ellerini baş parmakları kulakları hizasında olacak şekilde kaldırıyordu.” Enes (r.a) de şöyle demiştir.: “Rasulullah (s.a.s)’ı şu şekilde gördüm: Tekbir aldı ve baş parmaklarını kulaklarının hizasına kaldırdı.”
Şâfiî ve Mâlikîlere göre ise erkekler ellerini yalnız omuzlarının hizasına kadar kaldırırlar. Dayandıkları delil İbn Ömer (r. anhümâ)’nın naklettiği şu hadistir: “Rasûlullah (s.a.s) namaza başlarken, iki elini omuz hizasına kadar kaldırırdı.” Hanbelîler bu farklı hadisleri dikkate alarak, isteyenin ellerini omuz hizasına, isteyenin de kulak hizasına kaldırabileceğini söylemişlerdir (Hamdi Döndüren İlmihal)
İftitâh tekbiri için (Namazın evvelinde) iki elini kaldırması, parmaklarını kendi hâline bırakması (Mülteka)
Kaynaklarda da görüldüğü gibi hiçbir kaynakta ve sünnette Eller kaldırılırken baş parmaklar kulaklara değer ibaresi yoktur. Hanefilerin bu sünnete muhalif olan durumu düzeltmeleri gerekir.
Malasef Yorumlar Kapalı.