Abdest alırken, yıkanması gereken uzuvlardan birinde kuru yer kalırsa, abdest sahih olmaz. Gusülde ise vücutta, suyun ulaşabildiği her yerinin yıkanması gerekir. Bu itibarla, abdest veya gusül alacak kimsenin, yıkanması gereken uzuvlarında, suyun altına ulaşmasına engel olacak bir tabaka bulunmamalıdır. Oje gibi vücut üzerinde tabaka oluşturup da suyun bedene ulaşmasına mani olanlar abdest ve gusle manidir. Abdest veya gusülden önce bunların çıkarılması gerekir. Buna karşılık, tabaka oluşturmayan saç boyası, kına gibi makyaj malzemeleri abdest ve gusle mani değildir.
Abdest konusunda olduğu gibi, gusülde de suyun deriye geçmesine engel olan maddeler önceden giderilmelidir. Aksi halde yapılan guslü yerine gelmemiş olur. Örneğin tırnak üzerinde kuruyup kalan hamur, sürülen oje ve benzeri maddeler suyun alta geçmesine engel teşkil eder. Gusûlden önce bunların giderilmesi gerekir. Yağlı boya niteliğinde olmayan normal kir suyun geçmesini engellemez. Sabunsuz su ile yıkanan bir organda hâlâ kirin izine raslanıyorsa, bu guslün yerine gelmesine engel sayılmamıştır. Çünkü su deriye nüfuz etmiştir. Ancak Sünnete uygun olanı, bu tür kirleri iyice yıkadıktan sonra gusletmektir. Bu konuda şehirli ile köylü aynıdır.
Tırnak aralarına giren çamur, toprak da böyledir. Derici ve boyacının tırnaklarına ve tırnak altlarına bulaşan boya ve benzeri şeyler, suyun geçmesini engellerse de ilim adamlarının çoğu bunda zorluk bulunduğunu dikkate alarak cevaz vermişlerdir. O halde bu konuda da zaruri (kaçınılması çok zor) halleri genel hükmün dışında tutmak gerekir. Çünkü Şer’î kaideler de bu kapıyı açık tutmuştur.
Ama deriye yapışan balık pulu, çiğnenmiş ekmek parçası kuruyup suyun geçmesini engelliyorsa, o takdirde bunları gidermek lâzımdır. Çünkü bunlardan kaçınmak mümkündür, zarurî bir durum mevcut değildir.
Bunun dışında pire ve sinek pisliğinden genellikle kurtulmak mümkün olmadığı için deri üzerinde yapışıp kalmaları gusle engel sayılmamıştır. Bununla beraber iyice yıkanıp temizlenmesi Sünnet gereğidir. El-Muhit ve Fetâvâ-yi Hindiyye’de bu konuya yer verilmiştir.
Çiçek ve ekzema gibi bir hastalıktan dolayı deri üzerinde meydana gelen kabuklar kabarık bir vaziyette olup kenarları deriye bi-tişikse gusle mâni’ sayılmaz. Yıkandıktan sonra bu kabuklar kalkar ya da dökülürse guslü yeniden yapmayı gerektirmez.
Abdestte olduğu gibi gusülde de suyu gözlerin içine ulaştırmaya lüzum yoktur. Serahsî’nin Muhitinde ve” Fetâvâ-yi Hindiyye’de buna cevaz verilmiştir.
Sonunda dogru duzgun bir site buldum, helal olsun.