Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar
11 yıl önce tarafından yazıldı, 418 kez okundu ve hakkında yoruma kapatıldı.

Bir Mürşidin İrşad Şeceresi Nasıl Gelir

 

Tariki Nakşi yolunda yapılan derslerden birisi olan Hatme-i Hacegan da sadatların (ks) şecereleri  o Mürşidin İrşad tasarrufunu bildirdiği gibi aynı zamanda da onun hak bir Mürşit olduğunun göstergesidir.  Bu şecerelerde gerçekten o Mürşidi kamiller hakkında çok bilgiler saklıdır. Bunlara değinmeyeceğim şecerenin nasıl geldiğini kısa bir izahla yetineceğim. Çünkü bazı çevrelerce bizlere yöneltilen sorulardan biri de bu meseledir.

 

Bilinmelidir ki Manevi şecere ile Ezanı Muhammediye arasında geliş usulü olarak bir bağ vardır şöyle ki:

 

Bilindiği üzere Müslümanlara namaz Mekke döneminin dokuzuncu yılında farz kılındığı halde onlar namazlarını ezan okumadan kılıyorlardı.

Medine’ye hicretin birinci yılında birbirlerini “es-salâh es-salâh (namaza namaza)” şeklinde namaza davet ederlerdi. Ancak bu şekildeki bir çağrı yeterli olmuyor, uzakta oturanlar bu sesi duymadıkları için namaza yetişemiyorlar ve bu yüzden de İslâm cemâatinin biraraya gelmesinde zorluklar oluyordu. Peygamber efendimiz (s.a.s.) sahâbelerini toplayarak namaza çağırmak için nasıl bir yöntem kullanmak gerektiğini kendileriyle istişâre etti. Sahâbîler birçok teklif getirdiler:

– Çan çalalım ya Resulullah.

– O hıristiyanların adetidir, olmaz.

– Boru çalalım.

– O yahudilerin adetidir, olmaz.

– O zaman ateş yakalım ya Resulullah.

– O da mecusilerin adetidir, bu da olmaz.

Bayrak dikme teklifi de uygun görülmeyince müslümanlar ortak bir karara varamadı ve toplantı sona erdi. Abdullah b. Zeyd de diğer sahâbiler gibi üzüntüyle evine döndü ve yattı. Abdullâh şöyle anlatır:

“Ben de üzüntülü olarak yatmıştım. Uyku ile uyanıklık arasında iken üzerinde yeşil elbisesi olan biri yanıma geldi, bir duvârın üzerinde durdu. Elinde bir çan vardı. Aramızda şu konuşma geçti:

– Onu bana satar mısın?

– Onu ne yapacaksın?

– Namaz için çalarız.

– Ben sana bu konuyla ilgili daha hayırlı bir şey versem olmaz mı?

– Olur, dedim. Hemen kıbleye karşı durdu ve okumaya başladı:

“Allahu Ekber, Allahu Ekber

Allahu Ekber, Allahu Ekber

Eşhedü en Lailahe illallah,

Eşhedü en Lailahe illallah

Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah

Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah

Hayyaala’s-salâh, Hayyaala’s-salâh

Hayyaala’l-felâh, Hayyaala’l-felâh Allahu Ekber, Allahu Ekber

La ilahe illallah ”

Sabahleyin Abdullah b. Zeyd gece gördüğü rüyayı Resulullah’a anlattı. Aynı gece onunla birlikte birçok sahâbe de benzer rüyalâr gördüklerini anlattılar. Öğretilen ezanda değişiklik yoktu. Hz. Ömer de aynı rüyayı görenler arasındaydı. Hz. Peygamber (s.a.s.) her birini dinledikten sonra Zeyd’e dönerek, “Gördüğünü Bilâl’e anlat (öğret) ezanı Bilâl okusun; onun sesi seninkinden gürdür” buyurdu. Namaz vakti gelince Bilal Medine’nin en yüksek yerine çıkarak gür sesiyle İslâm’ın ilk ezanını okudu.

Namaz vakitlerini bildirmek için okunan ezanın ne şekilde olduğu Kur’an-ı Kerîm’de bildirilmemiş, ancak Hz. Peygamber (s.a.s.)’e vahiyle bildirilmiş ve onun kelimeleri bizzat Cebrail (a.s.) tarafından öğretilmiştir. Şu âyet-i kerimeler ezanın Allah’tan geldiğini gösterir:

“Siz namaza çağırdığınız zaman onlar o çağrıyı eğlence ve alay konusu yapıyorlardı” (el-Mâide, 5/58).

“Ey müminler, cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman hemen Allah’ın zikrine koşun ” (el-Cum’â, 62/9). Bu ayet-i kerimelerde geçen “çağrıldığınız zaman” ifadesindeki “nidâ” kelimesi ezanı kasdetmektedir.

Bu Ezanın geliş şekli bilgisinden sonra deriz ki Tariki Nakşi Yolunda Halifeliği gerek Mürşidi tarafından, gerek Efendimizin s.a.v izniyle veya manevi bir işaret üzere gelen Mürşidi Kamillerin İrşadlarına başladıklarında da aynen Ezanda olduğu gibi sofileri arasında veya Mollalar arasında gerek o yolda olsun gerekse o yola bağlı olmasın kişilerin Manen o irşada başlayan Mürşidin hatme-i Haceganlar da okunan şecereleri öğretilir. Bu farklı kişiler aynı ezandaki gibi aynı gece aynı şeceriyi öğrenir görür ve halka camide o Mürşidin önünde okurlar. Bu  Halifeliği daha önce gelmiş Mürşidin irşada başlama izniyle gelen şeceresidir hem de onun hak bir Mürşid olduğunun göstergelerindendir. Bazen bu şecerelerin hatme-i hacegana fazla yer tutacağından kısa öz ve en önemli yerleri dahil edilebilir tamamı dahil edilmeyebilir. Nasıl ki Ezanı Muhammediye levhi mahfuzda yazılıydı ve böyle bir cilveyle bildirildi. Mürşidi Kamil olan zatın şecereside levhde yazılıdır ve aynı usulle gelir. Yüz yıllardır da hamdolsun Nakşi yolu büyüklerinin şecereleri böyle gelmiştir. Allahu alem bissavab

 

Etiketler:

Malasef Yorumlar Kapalı.