Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar

ES-SEMÎ’ (اَلسَّمِيعُ)180Şeyail-Fenciyail: İşiten, ezelden ebede varlıkların bütün seslerini biri diğerine engel olmaksızın işiten; iyi işiten. Allah Teâlâ işitir. Kalblerimizdeki sözleri ve işitilmek şanından olan her şeyi işitir. Mesafeler, onun işitmesine perde olamaz. Birini işitmesi, ötekilerini işitmesine mâni olmaz. Her hâdiseyi aynı derece açık olarak işitir. Müşteri saatinde meşgul olsa devlettir.Matlup  ve matlubun muradı ve hayrı hasıl olur onu tesir eder. Perşembe günü Duha Namazından sonra beş yüz defa “Ya Semi” ism-i şerifini zikredenin duası kabul olur her hangi şekilde korkuları olanlar iki rekat […]

Haydarı Kerrar Son Eserleri
Sponsor Olmak İster misin ?

EL-KÂBID (اَلْقَابِضُ)903-Abayil-Şeratyail: Daraltan, canlıların ruhunu alan, rızkı tutan, başta ruh, kalb ve nefisler olmak üzere bütün varlıkları bütün halleriyle kudret elinde tutan; maddî, manevî bütün darlık ve sıkıntılar sadece iradesiyle gerçekleşen, dilediğinin maddî ve manevî rızkını daraltan. Bütün varlıklar Allah Teâlâ’nın kudret elindedir. İstediği kulundan, ihsân ettiği serveti, evlâd ve iyâli, yahut hayat zevkini, gönül ferahlığını alıverir. O adam zenginken fakir olur yahut evlâd acısına boğulur yahut iç sıkıntısına, ıstırap ve huzursuzluk içine düşer. İşte bu haller, Kâbıd isminin tecellileridir. Müşteri saatinde bu […]

  EL-ALÎM (اَلْعَلِيمُ) 150-Henyail: Her şeyi bütün incelikleriyle bilen, hakkıyla bilen, ezelden ebede her şeyi bütün yönleriyle, hiçbir şey hiçbir şekil¬de hiçbir zaman ilminden gizlenemeyen, her şeyi çok iyi bilen. Allah, her şeyi tam mânasıyla bilir. Her şeyin, içini, dışını, inceliğini, açıklığını, önünü, sonunu, başlangıcını, bitimini çok iyi bilendir O, olmuşları bildiği gibi, olacakları da aynı şekilde bilir. Onun için, olmuş-olacak, gizli-açık söz konusu değildir. Bunlar, insanlar hakkında geçerli olan mefhumlardır. İnsanların bilmesi nisbî (belli oranda) ve ârızîdir (geçicidir). Allah’ın bilmesi ise, -bütün […]

EL-MUTEKEBBİR (اَلْمُتَكَبِّرُ)662-Şerayil-Sencayail: Ululuk sahibi, yegâne büyük, azamet ve yüceliğini izhar eden, yaratıkların bütün sıfatlarından sonsuz derecede yüksek olan; varlıklar dünyasında büyüklüğünü gösteren; kendini zâtına lâyık sıfatlarla tanıtan, her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösteren. Büyüklük ve ululuk, ancak Allah’a mahsustur, varlığı ile yokluğu Allah’ın bir tek emrine ve iradesine bağlı bulunan kâinattan hiçbir mevcut, bu sıfatı takınamaz.Bu ismin esmasına müdavemet edenler halkın ve büyüklerin indinde muteber olurlar büyüklerin yanın her türlü hacetleri görülür. . Bu esma cinni ve insi düşmanları olanlara  bir zırh […]

EL-MUHEYMİN (اَلْمُهَيْمِنُ)145-Garyail-Tatyail: Gözeten, gözetici ve koruyucu, hükmü altına alan, kâinatın bütün işlerini gözetip yöneten, bütün yaratıkları her türlü hal, hareket ve davranışlarında görüp gözeten; herşey denetim ve koruyuculuğu altında bulunan. Allah, yarattığı mahlûkatının amellerini, rızıklarını, ecellerini bilip muhafaza eder. Bütün varlığı görüp gözeten, yetiştirip varacağı noktaya ulaştıran ancak O’dur. Müşteri saatinde meşgul  olan  konuşması etkileyici  sözü muteber ve düşmanlarına   galip olur. Muradın hasıl olur.Hz. Yunus (a.s) batın  halde  bu esma ila  meşgul olmuştur. Güzel bir gusül abdesti alıp sakin bir köşede 100 (yüz) […]

EL-KUDDÛS (اَلْقُدُّوسُ) 170-Gadzayil-Enyail-Linyail: Tertemiz, yüce, her türlü hatâdan, gafletten, aczden ve eksiklikten çok uzak ve pek temiz, her eksiklikten münezzeh; dalâlet ehlinin kendisi hakkındaki her türlü asılsız düşüncelerinden uzak; kâinatı bütün varlıklarıyla temizleyen ve güzelleştiren. Allah, hissin idrâk ettiği, hayâlin tasavvur ettiği, vehmin tahayyül ettiği, fikrin tasarladığı her vasıftan münezzeh ve müberradır. Müşteri saatinde 170 kere okumaya devam edenlerin sırları açığ çıkmaz evham vesevese hayalet görenler bu ismin zikrine devam ederlerse kurtulurlar. Aynı şekilde bu esma tarikat yollarında gidenler için ve nefsin pis […]

EL-MELİK (اَلْمَلِكُ)90Hihyail: Hükümran olan, buyrukları tutulan, görünen ve görünmeyen âlemlerin sahibi ve idarecisi olan, mülk ve saltanat en yüksek mertebesiyle sadece kendisine âit olan, bütün mahlûkatın hakikî sâhibi ve mutlak hükümdârı. Allah’ın, ne zâtında ve ne de sıfatında hiçbir varlığa ihtiyacı yoktur, bilâkis herşey zâtında, sıfâtında, varlığında ve varlığının devamında O’na muhtaçtır, bütün kâinatın hakikî sâhibi, mutlak hükümdârıdır Utarit saatinde zikrine devam eden seferde ve normal zamanda her türlü kazadan ve beladan mahfuz olur. Zahiri ve batını güçlü olur. Bu ism-i şerifi şafak […]

MÂLİKÜ’l-MÜLK (مَالِكُ الْمُلْكِ)212Terhyail: Mülkün gerçek sahibi, kâinatın, ezelden ebede tek gerçek sahibi ve mutlak hâkimi, Allah Teâlâ mülkün hem sâhibi, hem hükümdârıdır. Mülkünde dilediği gibi tasarruf eder. Hiçbir kimsenin O’nun bu tasarrufuna itiraz ve tenkide hakkı yoktur. Dilediğine verir, dilediğinden alır. Mülkünde hiçbir ortağa ve yardımcıya ihtiyacı yoktur.Utarit saatinde zikrine devam edenlerin şanları itibarları ve malları çok olur. Devlet büyüklerinin bu ismin zikriyle meşgul olmaları iktidarlarını güçlendirir.dünyada yükselmek isteyenler işlerinde başarılı ve yükselmek isteyenler bu ismin zikrine devam etmelidirler. Yâ Mâlikül Mülk” ism-i […]

EL-AZÎM (اَلْعَظِيمُ)1020Ahfevayil-Kanyail: Büyük, azametli, zâtının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılmayacak kadar ulu, bütün varlıkları her hallerinde kudret ve hâkimiyetiyle çekip çeviren, en küçükten en büyüğe her şeyi sınırsız isim ve sıfatlarının tecellileriyle kuşatan, bütün büyüklüklerin sâhibi. Azamet, büyüklük mânasınadır. Hakikî büyüklük Allah’a mahsustur. Yerde, gökte, bütün varlık içinde mutlak ve ekmel büyüklük, ancak O’nundur ve herşey O’nun büyüklüğüne şâhiddir. Bu sıfatta da Allah’a herhangi bir denk bulunması muhaldir. Utarit saatinde zikrine devam eden izzet heybet saadet ve mertebe sahibi olur. Şems saatinde zikredenler halkın […]

EL-FETTÂH (اَلْفَتَّاحُ)489 Tefhayil-Lehyail: Açan, iyilik/hayır kapılarını açan, zorlukları kolaylaştıran, her şeye hâkim olan, hakemlik yapan, basit basit maddelerden yarattığı sayısız ve mükemmel varlıkların ve türlü türlü canlıların suretlerini ayrı ayrı, muntazam bir tarzda veren, her birisine lâyık ve farklı birer şekil giydiren. Fettâh kelimesi, feth’den gelmektedir. Feth ise, “kapalı olan şeyi açmak” mânasınadır. Kapalı bir şeyi açmak: a) Maddî olur; bir kapıyı, bir kilidi açmak gibi. b) Mânevî olur; kalbden tasaları, kederleri atıp gönlü açmak gibi. Onun için bitkilerin çiçek açması, tohum ve […]